Her yer karanlık bir şey göremiyordum.Ellerim sıkıcı bağlanmıştı,ayaklarımda öyle.Hareket edemiyordum.Sanırım bir sandalyeye bağlıydım,canım acıyordum.Etrafımdaki birkaç sesi duyuyordum.İki kişi kendi arasında konuşuyordu.Dillerimizin aynı olmasını rağmen onları iyi anlayamıyordum.Rus aksanı olmalıydı.Hiçbir zaman tam olarak anlamadığım bir aksandı.Yaklaşan ayak seslerini duyuyordum.Gitgide yaklaşıyordu,yanı başımda konuşan o iki rus aksanlı adam konuşmalarını aniden kesmişti.Ayak seslerini de artık duyamıyordum.Neler oluyordu dışarıda?
-Başındakini çıkartın.
Sonunda ışığı görebilmiştim ama tek bir sorun vardı.Saatlerce karanlıkta olduğum için gözlerim ışığa alışmakta zorlanıyordu.Eski haline geri gelmesi birkaç dakikamı aldı.Gözlerim kendine gelince artık etrafımdakileri daha net görüyordum.Önümde dikilen birkaç adam vardı,hepsi de boyunlarına doladıkları silahlarla hazır bekliyordu.Onların önünde de benden birkaç santim kısa,sakalsız iyi bakımlı biri duruyordu.Gözlükleriyle tam bir iş adamı havası veriyordu.Kolunda ki pahalı saat,giydiği takım ve ayakkabıları da bunu destekliyordu.Kafamı kaldırdım ve göz göze geldik.Değişik bir havası vardı,ne baskındı ne de korkak.Gözlerinin içi kararlılıkla doluydu,bir şey istiyordu.Bağlı olan ellerini açtı ve beni incelemeye başladı.
-Demek o ünlü bilgisayarcı sensin.
-Sende her şeyin arkasında ki büyük adam olmalısın.
Küstahça gülümsemeye başladı.Ellerini tekrardan bağlayıp kafasını hafifçe yana eğdi.
-Ben de bu santraç oyununda ki bir piyonum,aynı senin gibi.
-Ah demek sen bir köpeksin.
-Ben ona yardımcı diyorum Bay Johhny.
-Bir yardımcısın demek.Yaka kartın nerde ben göremiyorum.
-Mizah anlayışınız çok iyi.
-Benden ne istiyorsunuz Bay?
-Andy.Adım Andy ve sizden ne istediğimize gelince yıllardır süren bir şirketin önüne taş koyuyorsunuz ve şiddetli akan suyu durduramazsınız Bay Johhny.
-Şirket mi? Siz pis işlerinizi yaptırıp ortadan kaldırıyorsunuz bu sayede çok para kazanıyorsunuz.Masum insanları tehdit eden bir şeye şirket mi denir?
Gülümsemesini tekrar yaptı.
-Hiçbir şey bilmiyorsunuz Bay Johhny.
-Carol’u öldürdünüz.Belki daha bir çok masum daha var.Sana yemin ederim seni öldüreceğim,son gördüğün yüz benimki olacak.
Sağ da duran adam suratıma sert bir yumruk geçirdi.Bu canımı yaksa da içimde ki intikam ateşini söndürmeye yetmezdi.Andy suratını bana iyice yaklaştırdı,ve kafasını sağa sola oynatmaya başladı.
-Görüyorsunuz Bay Johhny.Sizin gibi adamlar her zaman oldu ama bu sistemin çarkı ya onları içine aldı ya da ezdi geçti.
-Beni de mi içine alacağını sanıyorsun?
-Sizin seçim şansınız kalmadı Bay Johhny.Sağlıklı bir vücuda virüs vermek mantıklı olmaz.Onu öldürmelisiniz.
-Tabi önce o sizi öldürmezse.
Yüzüne var gücümle tükürdüm.Yumruklarımı sıkıyordum elime geçen ilk fırsatta onu öldürebilirdim.
Sağda duran adam gene yumruk atmak için yeltendi fakat el işaretiyle onu durdurdu.Yüzünü temizledikten sonra ayağa kalktı ve arkamda duran adamlara işaret verdi.
-Efendinin yanına götürün onu.
Adamlar yine kafama bir şey geçirdiler ışık yine kaybolmuş karanlıkta tek başıma kalmıştım.İki kolumdan tutup beni sürümeye başladılar.Bu sefer asıl adamı Andy’in tabiriyle şahı görecektim.Öldürmek için fırsat bulmalıydım,Carol bir hiç uğruna ölmemeliydi.Bu işi bugün bitirmeliydim.Bir yere girdik su sesleri geliyordu,sanırım su hattının yakınlarındaydık. Bir depo gibi bir yere gelmiştik diye tahminlerimi yürütüyordum.İçeri giren ayak seslerini duyuyordum gene,bu sefer daha fazla geliyordu.Asıl adam gelmiş olmalıydı.Birkaç bağırıştan sonra kafamda ki şeyi çıkarttılar.Önümde şişman bir adam duruyordu.Kafasında nerdeyse hiç saç yoktu.Yüzük parmağında kalın bir yüzük vardı,üzerinde büyük bir yılan deseni onun üstünde bir haç duruyordu.Özel yapım olmalıydı,üstündeki de özeldi belli.Bu pahalı takımı dışarıdan almak mümkün değildi en azından bu ölçülere.Andy gibi onunda sakalları yoktu.Bu Andy’in aksine iş adamından çok mafya lideri gibi duruyordu.Elinde ki baston bunun kanıtıydı.Timsah derisiyle kaplanmış olan bu bastonu bir yerde görmüş olmalıydım.Belki hastane de belki yolda.
-Bay Johhny sonunda karşılaştık.
-Sonunda o büyük şahımızı gördüm.Aslında seni daha iyi hayal etmiştim.Çizgi romanlarda ki o kötü karakterlere hiç uymuyorsun.
Adam kahkaha ile odayı doldurdu.Elindeki bastonun ucunu kalbime dayadı.
-Siz bilgisayar adamları kendinizi kalpsiz olarak görüyorsunuz.Fakat burada atan o küçük kan pompanızı unutuyorsunuz.Her insan gibi sizinde zaaflarınız var Bay Johhny.
-Sizin yok sanırım.Sizde şunu unutmayın içinizde kan dolaşıyor ve ölümsüz değilsiniz.
Adamda gene bir gülümseme oldu.Onun kim olduğunu merak ediyordum.
-Kimsin sen?
-Kim miyim?Birçok isimle biliniyorum,ama beni en çok Snow olarak tanıyorlar.
-Demek Snow.Hiç duymadığımı söylemem lazım,sizin gibi önemli birinin ismi nasıl duyulmaz.
Bastonu iyice bastırdı kalbime,göğsüm acıyordu.
-Büyük işler yapacaksanız karanlıkta yaşamayı öğrenmelisiniz Bay Johhny.İşimize karışmanın cezasını öğreneceksiniz.Sizi bizzat istedim Jackson’dan çünkü size bir ders vermek istiyorum.
-Ders mi?
-Evet küçük bir ders ama bu size birçok şey öğretecek.
Kafasıyla Andy’e işareti verdi.Andy iki adamıyla bana yaklaştı.Adamlar omzumdan beni sandalyeye sabitledi,kendimi oynatmaya çalışsam da başarılı olamıyordum.Andy cebinden çıkardığı bıçağını elime götürdü.Nefes alış verişim artmış kalbim hızlanmıştı.Kafamı sallamaya başladım,kurtulmak için elimden geleni yapıyordum.
-Ne yaptığını sanıyorsun sen?
Andy bıçağı elime dayadı.
-Üzgünüm Bay Johhny.
Sol elimin orta parmağını sertçe kesti ve parmağımı yere attı.Gözüm kararıyordu ne olduğunu anlamamıştım.Bağırmaya başladım,bütün kuvvetimle öfkemi ve içimdeki acıyı odaya kustum.Elimden oluk oluk kan akıyordu.Nefes alış verişim düzensizleşti.Dişlerimi öyle bir sıktım ki dışarıdan gören onları kıracağımı düşünürdü.İçimde az da olsa var olan korku tamamen öfke ve intikama bırakmıştı kendini.Snow bir kez daha öne çıktı,ağzında az önce yaktığı puro vardı.Keyifle içine dumanı doldurdu ve bana doğru yürümeye başladı.Birkaç adım attıktan sonra önümde dikiliyordu,bastonu alıp kopan parmağımın yerine bastırıyordu.Dişlerimi gene sıktım canım ne kadar acırsa acısın bu sefer bağırmayacaktım.İçimde ki hırs yaptığı bu hareketle daha da büyüdü artık onu tutamıyordum.
-Size demiştim Bay Johhny.Sert akan suyu durduramazsınız.Bu size bir ders olsun.
Ona cevap vermedim,içimde ki intikam duygusunu ona göstermek için sabırsızlanıyordum.
-Andy bunun işini bitirin,ben çıkıyorum.
-Tabi ki efendim.
Snow çıkışa doğru ilerlerken bir anda ışıklar kapandı.Oda da ki adamların seslerini duyabiliyordum.Andy adamlarına ulaşmaya çalışıyordu,ama hiçbiri cevap vermiyordu.Birkaç saniye sonra bulunduğum sandalye devrildi,biri ellerimi çözdü ve kulağıma fısıldadı.
-Kaç.
O sözü söyler söylemez odaya kurşun yağmaya başladı.Görebildiğim sadece mermiden çıkan o parıltılardı ve yere düşen insanların seslerini duyabiliyordum.Andy adamlarına bağırmaya başladı.
-Bay Snow’u koruyun onu buradan çıkartın.
Oda da ki silah sesleri sürerken bende ayaklarımı çözüyordum.Ellerim titriyordu ama bu sefer korkudan değil intikam istediğinden dolayıydı.Ayağa kalktım ve sürünerek duvara geldim ve yaslanıp dikkatlice sesleri dinlemeye başladım.Odada ki mermi sesleri gittikçe azalmış yerini acı bağırışlara bırakmıştı.Bir anda ışık açıldı yerde sürünen Andy’i gördüm.Ayağa kalktım ve yanımda duran çekici elime aldım.Yavaşça ona doğru yürümeye başladım.Silaha doğru sürünüyordu.Adımlarım hızlandı,silaha doğru uzanan koluna ayağımı bastırdım ve silahı uzaklaştırdım.Elimdeki çekiçle ayağımın altına aldığım koluna sertçe vurdum.Andy acı bir çığlık attı,gözlerinden yaş geliyordu.Bana korkan gözleriyle baktı ve gülmeye başladı.
-Cehenneme gideceksin Bay Johhny.Bana merhamet et ve bende buradan kurtulup seni ve tüm sevdiklerini öldüreyim.
Kafamı eğdim,içimde ne merhamet kalmıştı ne de sevgi.Çekici havaya kaldırdım.
-Evet belki cehenneme gideceğim ama şunu unutma cehennem de merhamet yoktur.
Sertçe yüzüne vurmaya başladım.Öfkemi Andy’i kusmaya niyetliydim.Elim artık vurmaktan ağrıyordu,kafası paramparça olmuş odaya parçaları yayılmıştı.Nefes nefese kalmama rağmen içimde ki öfke hala dinmemişti.Elimde ki çekici yere bıraktım ve Andy’in üstüne bir kez daha tükürdüm.
-Şiddetle akan bir suyu durduramazsın demiştin bana.Evet içimde ki şeytanı durduramadım.Üzgünüm Bay Andy.
Bir nebze olsun intikamımı almış olarak odadan yavaşça çıktım.Yerde kan izleri vardı.Bulduğum ilk silahı elime alıp kan izlerini takip etmeye başladım.Bu izlerin beni Snow’a götürmesini bekliyordum.Kan lekeleri artmış ve yukarı –çatı katına- çıkıyordu.
Ağır adımlarla merdivenleri çıkmaya başladım.Burası yangın merdivenleriydi ve yukarı helikopter sahasına çıkıyordu.Sonunda kapıya ulaştım ,silahı sağ elime alıp omzumla kapıyı ittim.Biraz ağırdı fakat açmayı başardım.Dışarıda helikopter sahasında yatan iki adam ve onun ilerisinde şişman biri yerde cansız olarak yatıyordu.Onlara doğru ilerledim,onun Snow olduğuna emin olmak istiyordum.Vardığım zaman beklentilerim beni yanıltmadı,bu domuz gibi adam Snow’du.Silahı uzağa attım artık ona ihtiyacım yoktu.Şimdi en önemli soru beni kurtaran ve bu pislikleri öldüren kimdi?Arkamı döndüm,heyecanlanmıştım.Bu gördüğüm gerçek miydi yoksa bende mi ölmüştüm? Carol karşımda duruyordu.Bir terslik varmış gibi duruyordu hemen onun bulunduğu duvara doğru koştum.Eliyle karnını tutuyordu.
-Hey ahmak seni görmekte güzel.
Konuşmakta güçlük çekiyordu,elini kaldırdım ve kanayan yere baktım.Kurşun içeride olmalıydı.
-Konuşma,gücünü boşa harcama.Seni kurtaracağım tamam mı.
Carol gülümsüyordu.Cebinden çıkardığı bir notu bana verdi.
-Bir kızım var,bu adreste ki parayı ona vermeni istiyorum.Kağıtta her şey yazıyor.Bunu benim için yapar mısın?
-Tabi ki yaparım.Ama o parayı kendin vermelisin.
Onu kaldırmaya çalıştım ama beni bir kez daha itti.
-Johhny ben ölüyorum beni bırak.Birkaç dakika sonra polisler burada olur ve onlar gelmeden önce gitmelisin.
Ne kadar ısrar etsem de beni her seferinde reddetti.Sonunda sol eliyle beni itti.
-Git buradan ahmak.
Ayağa kalktım.Onu bırakmak istemiyordum fakat o kendini çoktan ölümün kollarına bırakmıştı,süresinin dolduğunu düşünüyordu.Verdiği notu cebime koydum ve çıkışa doğru yürümeye başladım.Andy ve Snow’un ölmesine rağmen içimde mutluluk ya da huzur yoktu.Carol’u da kaybetmiştim.Filmlerde olduğu gibi bir müziğin girmesini ve her şeyin düzelmesini bekliyordum ama bu asla olmayacaktı.Burası gerçek dünyaydı.Kapıyı aralamış tam çıkacaktım ki Carol bana seslendi.
-Hey ahmak söz verdiğin şu yemek var ya.
-Evet
Biraz doğruldu.
-Diğer tarafta seni bekliyor olacağım ve hala sözün geçerli.
İçimden bir gülümseme geldi,bu kadar kötü olayın üstüne hala beni güldürebilmişti.Son kez ona döndüm.
-Elveda Carol.
Ve kapıdan çıktım.
(2 HAFTA SONRA)
-Teyze kapı çalıyor .
-Geliyorum tatlım ,sakın benden önce açma.
Kadın küçük kızı kucaklayarak kapıya doğru yöneldi.Yan camdan dışarı baktı ama kimseyi göremedi,yavaşça kapıyı açtı.Yerde büyük bir çantayı vardı.Kızı kucağından indirdi.
-Tatlım sen içeri git ve televizyonunu izle.Bende bunu kim bırakmış onu bulayım tamam mı.
-Tamam teyze.
Kız içeri gittikten sonra kadın çantayı odasına çıkardı.İçinde ne olduğunu merak ediyordu,daha fazla bekleyemedi ve çantanın fermuarını açtı.Tomarlarca paranın üstünde bir not duruyordu.
BUGÜNE KADAR SENİN YANINDA ÇOK OLAMADIM.SENİ TEYZENE BIRAKTIĞIM GÜN HAYATIMIN EN KÖTÜ GÜNÜYDÜ.UMARIM İLERİDE GÜZEL BİR HAYAT YAŞARSIN.KÜÇÜKLÜĞÜNDEN BERİ SENİ HER DAKİKA HER SANİYE İZLEDİM.İLK DİŞİN ÇIKTIĞINDA YANINDA DEĞİLDİM YA DA İLK OKUL GÜNÜN AMA SENİ HER ŞEYDEN ÇOK SEVDİM.BÜYÜYÜNCE NEDEN YANINDA OLMADIĞIMI ANLAYACAKSIN.BU PARA TAMAMEN SANA AİT.ONU İYİ BİR GELECEK İÇİN KULLAN.
SENİ SEVEN ANNEN
Gözlerim doldu kardeşim ölmüştü.Onu yıllardır görmüyordum fakat bu yinede acıtıyordu.Ailesini hatta kızını umursamadığını düşündüğüm onca vakit olmuştu ama o her zaman kızını önemsemişti.Yanılmıştım kalbim acıyordu.Odanın kapısını kapayıp ağlamaya başladım.Notu elime aldım ve hıçkırıklar arasında buruşturmaya başladım.
Sen bu dünya da mutlu olmadın Carol umarım orada huzuru bulursun…
-Johhny paketi teslim etti mi?
-Evet efendim yemi yuttu.
-Güzel,ortak düşmanımızın ilgisini çekerek bize bir fırsat sundu.Kendisi farkında değil artık ama oyunun kurallarını değiştirdi.
-Onu öldürelim mi?
-Hayır.Ona ihtiyacımız olacak.
-Peki efendim.İstediğiniz bir şey var mı efendim?
-Carol bu işte çok iyiydin.Savaş başladığı zaman sana büyük bir iş düşüyor.Beni sakın hayal kırıklığına uğratma.
-Uğratmam efendim.