FEYAZGAN
  V.BÖLÜM
 

-Bayım sakin olun.Ani hareketler yapmayın.

 

-Sen şu bardaki kız mısın?

 

-Evet bayım.

 

-Beni nasıl buldun?

 

-Siz bardan çıktıktan birkaç dakika sonra bende çıktım.Arabama bindim sağ koltuğumda bir paket vardı.Paketi açıp baktığımda biraz para ve bir not vardı.Notta sizin isminiz yazıyordu,birkaç sokak ileride olduğunuz yazıyordu.Bende yazdığı yere doğru geldim ve sizi buldum.Hemen hastaneyi aradım ve işte buradayız.

 

Ona şaşkın gözlerle bakıyordum.Doğru mu söylüyordu? Bunu bilmiyordum,tek bildiğim bu yataktan kalkıp eve gitmek istediğimdi.Artık bunlardan uzaklaşmak istiyordum.

 

-Bayım iyi misiniz?

 

Kafamı salladım endişeli bir şekilde.Onu rahatlatmam lazımdı,kadın çok korkmuş duruyordu.Son kez göz göze geldikten sonra dışarı çıkıp hemşireyi çağırdı.

 

Birkaç dakika sonra bir hemşire içeri girdi,elinde deftere benzer bir şey vardı.Sanırım bu benim sağlık durumumla ilgiliydi.Sıcakkanlı biri olduğu odaya girer girmez gülümsemesiyle belli oldu.

 

-Günaydın Bay Johhny. İyi misiniz?

 

-İyiyim sadece biraz baş ağrım var.

-Merak etmeyin efendim birazdan doktor burada olur.Sizi kontrolden geçirecek.

 

-Teşekkür ederim.Aaa telefonu kullanabilir miyim?

 

Hemşire bana bakıp gülümsedi,yaka kartına baktım.Adı Sandra’ydı.

 

-Bayım doktor gelene kadar bir şey yapamam.Üzgünüm.

 

-Anladım.Peki beni bekleyen birisi var mı?

 

-Hayır bayım kimse yok.Geceden beri birkaç numara aradık fakat hiçbiri geri dönmedi.Ben gitsem iyi olacak,siz de kendinizi yormayın.      

 

Sandra odadan çıktı,ben ise etrafı incelemeye koyuldum.Burası standart bir hastane odasından daha iyiydi.Sanırım özel bir hastaneye getirilmiştim.Duvarda birkaç tablo vardı ,boyaları eskimiş tablonun kenarları çürümeye başlamıştı.Bunlar antikaydı bu yüzden de çok pahalı olmalıydılar.Ben odayı detaylı incelerken içeri doktor girdi.

 

-Günaydın Bay Johhny

 

-Günaydın Doktor Bey. Bu yataktan ne zaman çıkabilirim?

 

-Siz iyi olana kadar buradasınız efendim. Önce seni kontrol edelim sonra buna karar veririz.

 

Buradan çıkmak istiyorum diye mırıldandım kendi kendime.Aldığı ışıkla göz bebeklerime bakmaya başladı.Işık gözlerime acı veriyordu.Bu kontrolün hemen bitmesini istiyordum.Küçüklükten beri hastaneden nefret eden birinin şimdi bir yatakta kontrol edilmesi ne kadar komik.Çocukluğumda olsa bu doktoru çoktan dövmüş şimdi hastaneden çıkıyordum.Ama işte yetişkinlik,şimdi kendimi bu adamın ellerine bırakmalıyım.

 

-Bayım durumunuz stabil.Kafanıza aldığınız darbeler şok etkisi yaratmış fakat çokta büyütülecek bir şey değil.Sol kolunuz da incinme mevcut.Sağ ayak parmaklarınızın ikisinde de hasar var.

 

-Yani?

 

-Yani ayağa kalkabilecek durumdasınız.Sizi bu gece salabiliriz.Ama yazdığım ilaçları düzenli kullanmak şartıyla.Eğer bir sorunla karşılaşırsanız hemen hastaneye haber vereceksiniz.

 

-Tamam doktor haber veririm.

 

-Ben işlemlerinizi yapayım hemşire de size yardımcı olsun.

 

-Sağ olun Doktor.

 

Doktor baş ucumdan ayrıldı ve hemşirenin kulağına bir şeyler fısıldadı.Söylediği şey ne kadar umurumdaydı? Gerçekten bilmiyorum.Şu an tek umursadığım şey eve gitmekti.Kendi yatağımı çok özlemiştim.Kendi yatağımı çok sevdiğimden değil bu hastaneden nefret ettiğim içindi.Kendi kendime bahane arıyordum.

 

-Bayım hazırsanız çıkabiliriz.

 

Sandra tekerlekli sandalye ile yanıma gelmişti.Beni almak için hazır bekliyordu.

 

-Sandra saat kaç?

 

-21.08  efendim.

 

Teşekkür edercesine kafamı salladım.Kollarımdan güç alarak kendimi tekerlekli sandalyeye bıraktım.Sandra sandalyeyi döndürerek odadan çıktı,yavaş yavaş çıkışa doğru ilerliyorduk.Şu kokudan nefret ediyordum,insanların bomboş bakması,herkesin hastalıklı zayıf olması ve bir kaos kaplıyordu hastaneleri.Burada nasıl çalışıyorlardı hala anlamıyordum.

 

Sonunda çıkışa varmıştık.Sandra beni dışarı çıkarttı,taksim çoktan hazırlanmış beni bekliyordu.Yavaşça sandalyeden kalktım ayaklarım biraz ağrıyordu ama yürüyebiliyordum.Arka koltuğa bindim.Kapıyı kapatmadan Sandra’ya dönüp teşekkür ettim.Bu sefer mimiklerimi değil sözcüklerimi kullanmıştım.Taksici de arabayı çalıştırdı ve yola çıktık.Hava iyice kararmıştı,yollar bomboştu.Sokaklarda bir iki evsiz dışında kimse yoktu.Bu boşluğa alışık değildim.Ben ne zaman uyansam işe geç kalıyordum.Bu yüzden her zaman acelem oluyordu,dışarı çıktığım zaman da  bir kalabalık ve uzun bir trafik beni bekliyordu.Hoş o günleri de özledim diyebilirim.Bir kaç gündür işime dönemiyorum.Ölüm tehlikesi ile tamamen baş başa kaldım.Yalnız ve korunmasız.Araba bir anda durdu.Gene düşüncelere dalıp zamanın nasıl geçtiğini unutmuştum.

 

Taksiden dışarı çıktım.Üstümde hala hastane kıyafeti vardı,bunlardan hemen kurtulmam lazımdı.Taksici uzaklaşırken arkasından uzun uzun baktım.Kafamı kaldırıp apartmana bir göz attım.Benim bıraktığım gibi duruyordu.Biraz sokakta vakit geçirdikten sonra daireme çıktım.İçeri girerken bile garip olmuştum.Sanki yıllardan sonra eve dönüyordum.Kapıyı kapattım ve salonun ışıklarını açtım.Mutfağa gidip bir bardak su aldım ve birkaç yudumda bitirdim.Susamıştım dolabı açtım ama aradığım yoktu.Canım alkol istiyordu.Biraz bakındım ama bulamadım bende en sonunda pes edip yatak odama doğru yürümeye başladım.Şu üstümde ki kokuşmuş elbiselerimden kurtulmam lazımdı.Yatak odasına vardım elim prize gitti.Bir iki hamle yaptım fakat ışık açılmadı.Bir kere daha denedim gene açılmadı.Sanırım bozulmuştu.Bende karanlıkta gardıroba doğru yöneldim.Ayağıma birkaç şey takılıyordu.Odam çok dağılmıştı belliydi.Gardıroptan bir iki parça eşya alıp üstümü hızlıca değiştirdim.Elime yatak odasından aldığım su bardağıyla birlikte salona geldim.Ama ışık kapalıydı.Bir iki gün evde yoktum ve evimde ki ışıkların hepsi bozulmuş gözüküyordu.Prize doğru yöneldim ve ışığı açtım.Arkama döndüğümde panik olmuştum.Su bardağını elimden düşürdüm,kalbim hızlanmıştı.Karşımda biri oturuyordu,bir kadın.Elinde bir silahı vardı ve bana doğru yöneltmişti.Ellerim titriyordu.Ne yapmalıydım? Kapıya yakındım.Eğer kaçmaya çalışırsam beni vurabilirdi.Eğer böylece durursam beni öldürebilirdi. Her türlü tehlikedeydim.Gerçekten ne yapmalıydım? Yavaşça yutkundum.Nefes almakta zorlanıyordum.Kadının gözleri benim üstümdeydi.Ağzından tek bir laf bile çıkmamıştı.En sonunda ağzını açtı.

 

-Sakin ol.

 

Ona cevap veremedim.Ne yapmaya çalıştığını anlamaya çalışıyordum.

 

-Geç şuraya otur.

 

Bana koltuğu göstermişti.Hala silah benim üzerimdeydi.Yavaşça kendimi koltuğa bıraktım.Endişeli bir şekilde ona bakıyordum.Bir sonraki hamlesini kestirmeye çalışıyordum.

 

-Beni öldürmeye mi geldin?

 

Kadın yavaşça gülümsedi.

 

-Öldürmek mi? Elime birçok fırsat geçti seni öldürmek için.Ama ben hep oyumu tam tersinden kullandım.Defalarca hayatını kurtardım,umarım buna değer.

 

-Sen neden bahsediyorsun?

 

-Araba kazasında sana kim yardım etti sanıyorsun?

 

-Kadının biriydi.Kafam hala yerindeyse o sen değildin.

 

Biraz şaşkın ama kızgındım.Merak ediyordum.

 

-Peki o kadına senin yerini veren kimdi? Seni günlerdir takip ediyorum Johhny.

 

Ayağa kalktı ve arkama geçip silahı başıma dayadı.Kulağıma bir şeyler söylüyordu.

 

-Başına çok iyi bir ödül konuldu Johhny.Sen buna değer misin? Seni çok önemli kişiler istiyor Johhny.

 

-Kim onlar?Beni neden istiyorlar?

 

-Soru sormak yok.Şimdi ellerini arkaya koy.

 

Yavaşça ellerimi arkaya koydum.Onları sıkı sıkı bağladı.En son üniversite de polisin taktığı kelepçeler dışında ellerim bu kadar acımamıştı.

 

-Beni öldürecek misin?

 

-Sana soru sormak yok demedim mi.

 

Beni ellerimden tutup ayağa kaldırdı ve duvara yasladı.

 

-Sana birkaç parça kıyafet aldım.İlaçlarında hazır hepsi aşağıda ki arabada.Şimdi yavaşça dışarı çıkacağız.Sakın yanlış bir hareket edeyim deme,yoksa o tersine kullandığım şeyi değiştirmek zorunda kalırım.

 

Afallaşmıştım. Beni bir kere daha sarstı.

 

-Anladın mı beni?

 

-Anladım.

 

Kapıyı yavaşça açıp arkama silahını dayadı.Dairemden dışarı çıktık.Koridorda ilerlemeye başladık.Birkaç adım attıktan sonra asansöre vardık.

 

Asansörü beklerken beni arkamdan gene sarstı.

 

-İyi misin?

 

-Kendisine silah doğrultulmuş birisi nasıl olabilirse öyleyim.

 

Kadın gene gülümsedi.Asansör açıldı ve beni içeri itti.Aşağı inerken sürekli onu inceledim.Uzun boylu bir kadındı.Giydiği pantolon özel dikimdi belli.Askeriye geçmişinin olduğuna eminim.Silah tutuşu da bunu gösteriyordu,eğitimliydi.Asansör zemin kata geldiğinde ben yine öne geçtim.Yavaş yavaş yürümeye başladım.Arkamda ki silahın soğukluğu belime işlemişti artık.Etrafımızda insan yoktu.Bu ayarlanmış mıydı? Kadın omzumdan tutup yere bastırdı.Sokağın köşesinde dizlerimin üstüne çöktüm.Birkaç metre ilerimizden bir polis devriyesi geçiyordu.Aklımdan onlara bağırmak ve yardım çağırmak geçiyordu.Birden kafama sertçe silahı dayayıp beni uyarmaya başladı.

 

-Sakın sesini çıkarma.Dediğim gibi kötü yanımı görmek istemezsin.

 

Polis devriyesi yanımızdan geçerken sesim çıkmadı.Bana verdiği o korku kalbimin derinliklerine kadar işlemişti.Hayatım için endişeleniyordum.

 

-Güzel.Böyle devam et bende seni hayatta tutmaya devam edeyim.

 

Ayağa kalktık ve yürümeye devam ettik.Sonunda arabaya varmıştık.Ön kapıyı açtı.

 

-Bin.

 

Arabaya bindim,bu eski model bir arabaydı.Saklanması daha kolay olan bu araba dışarıdan hiç dikkat çekmiyordu.Kadında arabaya binip çalıştırdı.Artık onun istediği gibi yola çıkmıştık.

 

Hava yağmurluydu.İleri ki bölgelerden gök gürültüsünü duyabiliyordum. Kafamı cama yaslayıp dışarıyı izlemeye devam ettim.Yaklaşık yarım saat önce şehirden çıkmış bir ormanlığa girmiştik.Her 4 dakikada bir sigara yakıyor ve küllerini yere  atıyordu.Sigara içmediğim için çok rahatsız oluyordum ama beni dinlemediğini bildiğim için boşuna nefesimi tüketmiyordum.Bazen onunla sohbet etmeye çalışıyordum ama her seferinde ya kısa cevaplar veriyor ya da susuyordu.Bu gizemi beni içten içe daha da kötü yapıyordu.

 

-Beni nereye götürüyorsun?

 

Kadın sessizliğini korumaya devam etti,bende ısrarcı bir şekilde sorumu tekrar sordum.

 

-Beni nereye götürüyorsun?

 

-Çeneni kapatacak mısın?

 

-Soruma cevap verirsen belki.

 

-Güvenli bir yere.Sadece benim bildiğim bir yere.

 

-Peki ya oraya varınca ne olacak?

 

-Sen hep böyle çok konuşur musun?

 

-Sadece hayatım söz konusu olduğu zaman.

 

Kadını ağzında ki sigarasıyla bir gülümseme sardı.Ama soruma cevap vermedi.Orman yolundan küçük bir patikaya saptık.Ve hızlıca ilerlemeye devam ettik.Ben yol boyunca ona sorular sormaya devam ettim,o da hiçbirini cevaplamamaya.Sağ elimi oynatabiliyordum. Kapıya yaslanıp ona doğru döndüm ve durumu anlamaması için onu sorularımla oyalamaya devam ettim.Kadın en son sıkılıp kafama silahı dayadı ve bağırmaya başladı.

 

-Küçük bir çocuk gibi konuşmaya devam edersen gittiğimiz yeri göremeyeceksin.Çeneni kapat artık!

 

Sustum,artık daha fazla konuşmuyordum.Elimi kapıda gezdirip doğru yeri arıyordum.Hızımız saatte 90km ydi.Onu yavaşlatmam lazımdı.Son bir kez ağzımı açtım.

 

-Hey biraz midem bulanıyor.Sanırım araba beni tuttu.Biraz yavaşlar mısın?

 

-Hızlı gitmiyorum zaten.

 

-Yavaşla işte.Ben alışık değilim ve biliyorsun daha bugün çıktım hastane den kafam hala dönüyor.

 

Kadın bir iç çekti ve hızını kesmeye başladı.60 km altına düşmüştü bu benim aradığım altın bir fırsattı.Ellerim sonunda doğru yeri bulmuştu.Nefesi alış verişimi kontrol altına aldım.Terliyordum.Hayatım söz konusuydu.Başaramazsam beni öldürebilirdi.Son kez yutkundum ve kapıyı açtım.

 

-Hay aksi.Sen ne yapıyorsun? Hemen buraya gel.

 

Kadın arabayı durdurdu ve eline silahını alıp aşağı indi.Çok sinirliydi.Hemen peşimden koşmaya başladı.Sendelemiştim birkaç yerim kanıyordu.Özellikle de kafam fakat duramazdım.Koşmaya devam etmeliydim,elimden geldiğince koştum.Ellerim hala arkamdaydı ve bu canımı çok acıtıyordu.Birkaç dakikadır koşuyordum nefesim kesilmişti.Dinlenmek için bir ağacın arkasına geçtim ve ona yaslanıp beklemeye başladım.Nefes nefese kalmıştım.Göz ucuyla arkama baktım kimseyi göremiyordum.Sanırım onu atlatmıştım.Tekrar önüme döndüm ve derin bir nefes aldım.Hayatımda ki yaptığım aptalca şeyleri koşarken düşünmüştüm.Beni onlar hayatta tutmuştu belki de.Ben hayatımı kurtardığım için şükrederken sağ tarafımdan çıtırtı sesi geldi.Kafamı hemen oraya çevirip dikkatlice etrafa bakınmaya başladım.Korkuyordum.Orman zifiri karanlıktı,kimseyi görmüyordum.Yerden bir sopa alıp ayağa kalktım ve o tarafa doğru  çok yavaş biçimde ilerlemeye başladım.Ses çıkarmamaya çalışsam da istemeden yer de ki kuru yapraklara basıyordum.O ses nerden gelmişti? Beni bulmuş olmazdı.Onu atlatmıştım.Sol tarafımdan bir ses daha geldi.O tarafa aniden döndüm ama kimse yoktu.Kalp atışım hızlanmıştı,nefes alıp verişim de öyle.Ne yapacaktım? Eğer oradan silahla çıkarsa ne yapacaktım? Odunla mı saldıracaktım ona? Bu çokta mantıklı gelmiyordu ama elimde ki tek seçenek buydu.Aklım bunlarla dolup taşıyordu.Korkudan iyi düşünemiyordum.Ve o acı kafamın arkasında ki o sivri acı.Gözlerim kararıyor ayaklarım beni bırakıyordu.Yere düşüyordum.Vücudumu kontrol edemiyordum…

 

Kadın Johhny’in kafasına vurduğu sopayı yere attı.

 

-Sana aptalca bir şey yapma demiştim.Aaah şimdi seni arabaya kadar taşımak zorunda kalacağım. Neden parayı almıyorum ki? Neden? Aahh şu benim vicdanım bir gün öldürtecek beni…

 
  Bugün 12 ziyaretçi (13 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol