FEYAZGAN
  IV. BÖLÜM
 
-Bay Max? Frank çabuk ambulans çağır.
 
Siren seslerinin dışında tek hatırladığım şey kafamın dibinde sürekli konuşan insanlardı. Kim bunlar? Sürekli morfinden söz edip duruyorlardı. Hiçbir şey hissetmiyorum. Her taraf karanlık ve çok sessiz. O insanlar nereye gitti? Burası neresi?
 
-Heyyy beni duyan var mı?
 
Sesimin bana uzaklardan geri gelişini dinledim. Kendimi ilk defa bu kadar çaresiz hissettim. Çamurun içinden zar zor kalktım ve doğrularak etrafıma bakınmaya başladım. Burası büyük bir mağaraya benziyordu, etraf zifiri karanlıkta olsa ileriden gelen su sesini duyabiliyordum. Bu ses sanki küçükken ailemle gittiğim o şelaleyi hatırlatıyordu. Annemle her gidişimizde şelalenin yanına gidip içinde yüzen yavru balıklara bakardık. Annem her seferinde; “herkes gibi onlarda adaletsiz bir yerde büyüyorlar.” derdi. O zamanlar küçük olduğum için anlamazdım ama şimdi anlıyorum. Annem çok zeki bir kadın değildi ama her zaman hayata karşı dimdik durabilmişti. Bir keresinde şelalenin yanında duran bir geyik gördük. Bizim olduğumuz tepenin karşısındaydı ve yavaş ama tedirgin bir biçimde su içiyordu. Annem onu işaret ederek su da ki yansımasını gösterdi. Yansıma bulanıktı ve ben yine anlam verememiştim. Annem bana; “iyi olan şeyler zaman ilerledikçe deliye dönebilir ve yolundan çıkabilir.” dedi. Herhalde o an dünyada ki iyi insanların neslinin tükendiklerini sanmıştım ve eve vardığımda artık bir karar almıştım. Kimseye güvenmeyecektim çünkü ben yalnızdım. Hayatımda hep bu felsefeyle yaşadım ta ki onu tanıyana kadar. Kim olduğunu gayet iyi biliyorsunuz yani karımı. Onu tanıdıktan sonra o kadar çok şey değişti ki. Daha fazla iyimser olup insanların yardımına koştum hatta bazen o kadar fazla ileri gidiyordum ki eve gelmediğim günler bazen haftalar oluyordu. Ama her zaman işimi ve ailemi seviyordum. İnsan sevdiği şeyler uğruna yaşamalı ve savaşmalı. Eğer bu yolda ilerlerseniz her zaman doğru şeyleri bulacağınıza hiç şüpheniz olmasın. 
 
-Bay Max bana odaklanmanızı istiyorum.
 
-Neredeyim ben? Ne oldu bana?
 
-Hastanedesiniz efendim. Kısa süreli kalp krizi geçirmiş olabileceğinizden şüpheleniyoruz. 
 
-Ahh başım.
 
-Dikkat edin Bay Max. Kafanızı sert bir şekilde vurmuşsunuz. 
 
-Gilly, bana onu çağırabilir misin?
 
Kitabın içinde ki o not.Ahh hiçbir şey anlamıyordum. Onu oraya kim koydu? Kızımı kim kaçırdı?
-Efendim.
 
-Gel Gilly, karım burada mı?
 
Gözlerini kaçırarak cevap verdi.
 
-Hayır efendim.Telefonla ulaşmaya çalıştım ama cevap vermedi.
 
-Bana hala kızgın olmalı. Jenie’nin kaçırılmasından beni suçlu buluyor.Gilly senden son bir şey daha isteyeceğim.Ofiste ki masamın üzerinde ki kitabımı ve evde bodrumda duran küçük kahverengi kutuyu bana getirmeni istiyorum.
 
-Tabi ki efendim.
 
-Ve beni buradan derhal çıkart. 
 
-Ama efendim…
 
-Derhal dedim.Yapılacak işlerimiz var,Ar-ge bölümüne gidiyoruz.
 
Hastaneden ayrılıp yola koyuldum.Sanırım ne yapacağımı biliyordum.Nasıl olacağını bilmiyordum fakat içimden bir ses bu işin ucunda Dr.Human’ın olduğunu söylüyordu. Saatim öğlen 1’i gösteriyordu.Çok fazla zaman kaybetmiştim.Derhal bu şeyi çözüp kızıma ulaşmak için düşünmeye başladım.Bir yolu olmalıydı.Bu not bir mesajdı.Gerçeklik dışı bir dünya..
Ne demeye çalışıyordu? Bir yol bulmaya çalışırken şirkete varmıştım.Hemen arabadan indim ve Ar-ge bölümüne doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım.Kafamda ki ağrı neredeyse beni öldürecekti. 
 
-Bay Max iyi misiniz efendim?
 
-Açın şu kapıyı.
 
-Hemen efendim.
 
Gözüm hemen Dr.Human’la ilk zamanlarımızdan kalma o eski buluşa gitti; zaman makinesi. Gilly’i arayıp hızlanmasını söyledim.Aletin çalışıp çalışmadığını bile bilmiyordum. Ne olacak şimdi Max pes mi edeceksin? Kızın Jenie ne olacak? Onu ölüme terk edemem.Ben böyle bir baba olamam.
 
-Efendim istediklerinizi getirdim. 
 
-Güzel şimdi çıkabilirsin.
 
-Yanınızda durmak istiyorum Bay Max.
 
Gözlerinin içine kararlı bir şekilde baktım.
 
-Gilly yardımların için teşekkür ederim ama bu şeyi kendi başıma yapmak zorundayım.
 
Enerji kaynaklarının durumlarını kontrol ettikten sonra makinenin ayarlarını yapmak için kontrol bilgisayarının başına geçtim.Yıllar önce bu makine de yanlışlıkla zamanın ötesine gidip kendi hayatımı etkilemiştim.O zamandan sonra kimse  bu makineyi bir daha kullanamadı.Dr.Human’ı da bir daha görmedim.Şimdi ise biri benim kızımı kaçırdı ve ben onu bulana kadar durmayacağım.Bilgisayara girmem gereken asıl bilgiyi kaçırıyordum.Tarih..
Hangi tarihe gidecektim?Bu makine tekrar çalışacak mıydı? Kafamda bir çok soru işareti vardı. Kitap evet kitabı elime aldım ve notu bulduğum sayfayı açtım. Hadi hadii,bir işaret olmalı.Sayfada ne işaretli bir yer vardı ne de başka bir şey.  Ya not kitabın içine rastgele konulduysa diye bir şüphe oluştu aniden içimde.Ahhhhh dayanamıyorum artık diye bağırmaya başladım ve elimde ki kitabı yere fırlattım.Kafamı yukarıya kaldırdım.Söylemek istediğim o kadar çok şey varken ağzımdan sadece neden ben diye bir feryat çıkıyordu. 
Sakin ol Max. Çözümü bulacaksın.Kafamı yere eğdiğimde kitabın bir sayfasına sıkıştırılan bir kağıdın ucunu görebiliyordum.Heyecanla kitabı elime alıp o sayfayı açtım.Bu bir nottu.
 
“Eğer sen gerçek Max isen gerçekliğin zamanı senin yanında olacaktır. Kendi dünyan da gözlerini açtığın zamandan öldüğün zamana…”
 
Zaman.Bir an kafam sadece durmuş ve düşünmeyi bırakmıştım.Zaman zaman.Hala hayattaysam ölüm tarihimi bilemem fakat doğduğum tarih evet onu biliyorum. 12 Ekim 1990. Bu tarih olmalıydı.Bilgisayara tarihi hızlıca girdikten sonra sandıkta ki anahtarı aldım ve makinenin çalışmasını umut ederek kontrol paneline yerleştirdim. Lütfen çalış…
Sesleri duyabiliyordum.Arkamı döndüğümde o kırmızı ışığı yine görmüştüm,yıllar öncesi kazayla zamanda yolculuk yapmadan önce gördüğüm saflıktaydı. Kabine doğru korkak adımlarla ilerledim. Max odaklanmalısın.Kızın Jenie’yi düşün ve gir şu kabine. Son adımımı attıktan sonra artık kabinin içindeydim.Kalbim o gün ki gibi hızlı atıyordu.Kalp krizi geçirmekten korkuyordum.Kapıyı kapattıktan birkaç saniye sonra merkezde oluşan beyaz ışığı o ve gürültüyü hatırlıyorum.
 
-Ve başlıyoruz….
 
  Bugün 7 ziyaretçi (7 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol