FEYAZGAN
  III BÖLÜM
 

DOKTOR HUMANI ARAYIŞ

 

I.ETAP

 
-Max hadi kalk uyuyakalmışsın.

 

-Saat kaç?

 

-Gece üç

 

-Üç mü? Gerçekten uyuyakalmışım.

 

-Hadi salonda yatma yanıma gel.

 

-Tamam Jessie sen git,geliyorum.

 

Salonda uyuyakalmıştım.Ayağa kalktım saatime baktım gerçektende saat 3’tü.Mutfağa gittim ve su içtim boğazım çok kötü kurumuştu.Biraz serinledikten sonra mutfaktan çıktım salona geldi.Salonda açık olan bilgisayarı gördüm.Bilgisayarda haber siteleri vardı.Haber sitelerinde Dr.Human adlı başlık gözüme ilişti.Dr Human mı?

 

Tabi ya ben araştırma yapıyordum.Bunu hatırlayınca hemen kalbime ok saplanmış gibi hissettim.Beynim uyuşmuştu hiçbir şeye tepki veremiyordum.Gece baktığım haberlere göre 24 saat sonra 40 yaşında olacaktım ve bunu durdurmalıydım.Bir çözümü vardı:Dr. Human’ı bulmak.Hemen telefonumu alıp James’e ulaştım ve polis belgelerine girip Dr. Human ile ilgili bilgiler toplamasını istedim.Hızlı olmalıydı,geçen her dakika beni 40 yaşına götürüyordu.Bu düşünceyi kafamdan silmek istedim ama olmuyordu.Kafamın içine yerleşmişti bir kere.Niye böyle bir sorun çıktı anlam veremiyordum.Güzel bir hayatım vardı.Her şey benim istediğim gibiydi.Güzel bir karım,kızım ve lüks bir hayat bunlar o kadar iyi şeylerdi ki.Ama her ne ise bu sorun tüm bunları göz ardı etmemi sağlıyordu.

 

Hayatımın bir anda kararıp yok olacağını sandım.Kafamda ki bu kötü düşünce beni alıp uzaklara götürürken bir anda telefon çaldı.Arayan James’di.Telefonu açtım.

 

-Efendim Doktor Human ile ilgili birkaç özel dosya buldum.

 

-Dinliyorum James.

 

-Adamın 1983 yılında yaptığı deney facia ile sonuçlanınca devlet Doktor Human adına suç duyurusunda bulunmuş ve yakalanma emri çıkarılmış.10 gün sonra ise özel timler tarafından yakalanmış.Washington’a götürülürken konvoy saldırıya uğramış ve Doktor Human kaçırılmış.En son Sudan’da görülmüş ve 10 Ocak 1984 yılında bir anda ortadan kaybolmuş.

-Sudan mı? Orada ne işi varmış

 

-Bilmiyoruz efendim.Doktoru kaçıran adamların Sudanla bir ilişkisi olduğunu düşünüyorum.

 

-Bana hemen bir uçak ayarla James.Sudan’a gidiyorum.

 

-Tamam efendim,bir saat sonra sizi havalimanında bekleyen bir uçak olacak.Ve sizi alması için birilerini gönderiyorum.

 

-Tamam James.

 

Hemen yatak odasına gittim.Jessie yatıyordu bir an onun yanında kalmak istedim ama bu sorunu çözmem gerekti.Dolaptan üstüme birkaç kıyafet alıp aşağıya indim ve dışarıya çıktım.Hava karanlıktı daha gün ağarmamıştı.Saat sabahın 4’ü olmuştu.Kapının önüne siyah bir jip gelmişti ve arabanın yanında duran bir adam vardı.Adama doğru ilerledim bana arka kapıyı açtı  bende arabaya bindim.Arabanın içi çok lükstü.Her şey deriydi ve çok rahattı.Bunları düşünmekten vazgeçip sorunuma yoğunlaştım.Adam beni dinlemeden yol alıyordu.Herhalde James her şeyi ayarlamıştı.

 

Hava karanlıktı,yolda sürekli havaya bakıyordum.İçimde kötü bir his vardı bir şeyler ters gidiyor gibiydi.Sanki şu an düzgün giden bir şey varda. Havaalanı tabelasını gördükten sonra içeride bizi bekleyen adamları gördüm,çok kalabalıktı.Dokuz tane araba sayabildim.Arabadan indim benimle birlikte arabadan inen 3 kişi daha vardı.Bunlar iri yarı adamlardı ve kulaklarında özel mikrofonlar vardı,silahları bile olabilirdi çok havalı duruyorlardı.Uçağım özel bir jetti ve üstünde SONDMANN yazısı vardı.Şirketime aitti.Uçağın yanında dizilmiş 8 kişi duruyordu.Uçağıma bindim,içerisi beyaz deriyle kaplanmıştı.Uçağın içerisinde beni bekleyen 3 hostes ve kaptan hemen girişte duruyorlardı.Kaptan bana bakıp elini uzattı ve tokalaştık.

 

-Merhaba efendim.Ben kaptan Bill bugünkü uçuşunuzda size ben eşlik edeceğim.

 

-Teşekkür ederim.Sudan’a kaç saatte varırız?

 

-Ortalama 4 saat.James az önce beni aradı ve Sudanlı yetkililerle konuşup iniş izni aldığını söyledi.İsterseniz havalanabiliriz.

 

-İyi olur kaptan.

 

 

Hosteslerden biri beni alarak uçağın arka tarafında ki deri koltuklara götürdü.Bir süre sonra da uçak hava alanından çıkarak şehirden ayrıldı.Hostesler sürekli başımda duruyor ve benimle ilgileniyorlardı.Uçakta 10 korumam vardı.Bunların ikisi pilotun olduğu kabinin kapısında 3’ü uçağın gövde kısmında 5’i de benimle birlikteydi.Profesyonellerdi bu her hallerinden belliydi,idmanlıydılar.

 

Ben hosteslerin getirdiği güzel yiyeceklerle uğraşırken telefonum çaldı arayan James’di.Hemen telefonumu açtım.

 

-Efendim Sudan’a indiğiniz zaman sizi orada bekliyor olacağım,yanıma

30 kişilik bir ekip aldım.Bu iş için yeterli olacaktır hepsi çok yetenekli adamlar.

 

-James Doktordan haber var mı?

 

-Doktoru 5 yıl önce gören bir kadın buldum.Adı Zeliha,çok yaşlı biri ve bana doktoru tanıdığını söyledi.Ama yeri hakkında bilgi vermedi.Daha önceden de Rus ajanları kadını bu konuda sıkıştırmış ve işkence etmişler.O yüzden bilgi vermekten çekiniyor.

 

-Kadın elinizde mi?

 

-Evet efendim ikinci bir sorgulama için sizi bekliyorum.

 

-Tamam James.

 

 Telefonumu kapatıp korumama verdim.Canım sıkılmıştı oturmaktan,pencereden aşağıya baktım.Masmavi gökyüzünde süzülüyorduk.Çok yüksekti yeryüzünü zar zor seçebiliyordum.Bulutları delip geçiyorduk,o beyaz pamuk helvamsı bulutların ortasından geçiyordu pilot.Ayağa kalktım ve pilotun yanına gitmeye karar verdim.Korumalarımdan biri ayağa kalkıp beni izlemeye başladı.Bu 1.90 boylarında iri yarı,kaslı zenci biriydi.Onun eline düşen ayvayı yemişti.İyi ki benim tarafımdaydı.Pilot kabininin önüne geldiğimde orada bekleyen iki korumam kapıyı açarak içeri girmemi sağladı.Arkama dönüp beni izleyen korumama kapının önünde beklemesini söyledim ve kapıyı kapattım.Kabinde sadece pilot ve ben vardık.Pilotun oturduğu yerin yanında 1 kişilik daha yer vardı.Oraya geçip pilota baktım.Gerçekten tam bir profesyoneldi.Orta yaşlı bir adamdı.Bunu saçlarının beyazlı ve yüzünde oluşan kırışıklıklardan anlayabiliyordum.Uçakta o kadar düğme vardı ki bana çok karmaşık gelmişti.Çocukken oynadığım video oyunlarından zordu bu belliydi.Pilot bana doğru döndü.

 

-Aaa Bay Max sizi burada görmek çok güzel.

 

-İşiniz zor olmalı,gerçekten size saygı duyuyorum.

 

-Evet dışarıdan çok gözüküyor.Ama işin içinde 38 yıl olunca artık sizin için çocuk oyuncağına dönüşüyor uçak kullanmak.

 

38 yıl mı? Vay canına pilotum Bill gerçek bir profesyoneldi.

 

Sizin işinizde kolay sayılmaz Bay Max dedi gülerek.

 

-Evet ama birçok yardımcım var.Onların sayesinde ayakta duruyorum.

 

-Aa evet bu kadar büyük serveti ancak bu yolla kontrol edebilirsiniz herhalde.

 

-Sanırım Bill. Evli misin?

 

-Evet efendim sizin yaşınızda bir oğlum var ve 19 yaşında bir kızım var.

 

-Çok güzel Bill.

 

-Geçen ay oğlum Orlando’nun küçük bir bebeği oldu.Adı Hana çok tatlıdır.Onu görseniz çok seversiniz.

 

-Umarım bir gün Bill.

 

Biz bu konuşmaları yaparken Sudan hava sahasına girmiştik.Aşağıda duran şehri görebiliyordum.Çok büyük olmasa da kendi halinde bir şehirde.Çoğu evin rengi aynıydı.Bill şehri geçip özel bir havaalanına iniş yaptı.Aşağıda bizi 8 siyah jip bekliyordu.Uçaktan aşağı indiğimde hava güneşliydi.Beni hemen karşılayan James olmuştu.James de 1.85 civarlarında esmer tenli kısa saçlı ve iri yarı bir adamdı.Bana doğru yaklaştı.

 

-Sudan’a hoş geldiniz efendim.

 

-James hemen yola çıkalım fazla vaktim yok.

 

-Tamam efendim beni izleyin.

 

 

James’i izlemeye başladım.Ağır hareketlerle önümde yürüyordu.Ortadaki siyah jipin kapısını açarak araca binmemi istedi.Bende James’i dinleyerek arabaya bindim.Arabalar konvoy şeklinde yola çıktı.

 

-İşimiz ne zaman biter James.

-Kadını konuşturmamıza bağlı efendim.

 

-Dr.Human hala burada James buna eminim.

 

-Umarım efendim.

 

Arabalarla şehrin içinde bir seyahatten sonra bir evin kapısının önünde durduk.James kapımı açtı ve aşağıya indim.Evden içeriye girdik.Evin kapısının karşısında ki odada oturan yaşlı bir kadın vardı.Bu James’in dediği kadın olmalıydı.Kadının karşısına geçip hemen sorularıma başladım vakit kaybetmemeliydim.

 

-Ben Max. Sizin Doktor Human’ı gördüğünüzü duydum.Bana onun nerde olduğunu söyleyebilir misiniz?

 

Kadın cevap vermedi.Tekrar konuşmaya başladım.

 

-Bakın beni anladığınızı biliyorum ve şu an Doktora ihtiyacım var , lütfen.

 

-Önceki gelenlerinde dedikleri buydu.Doktora ihtiyaçları olduklarını söylediler.Söylemeyince de bana işkence ettiler.Sana niye güveneyim?

 

James’den odayı boşaltmasını ve kendisinin de çıkmasını istedim.Odada sadece ben ve o kadın kalmıştık.

 

-Bakın hanımefendi. Size saygı duyuyorum önceden gelen insanlara benzemiyorum.Bundan emin olabilirsiniz.

 

-Seni onlardan farklı kılan nedir?

 

Sinirlenmeye başlamıştım.Ben ne desem yaşlı kadın sürekli soruyla cevap veriyordu.

 

-Bakın isminiz Zeliha galiba.Ben on üç yıl önce 14 yaşımda bir çocuktum.Ve bir arkadaşım vardı adı Phill.Kendisi Doktor Human hastasıydı.Bende onun sayesinde Doktorla yakın olmaya başladım başlamıştım.Ve bir gece büyük bir deney olacaktı gelecekle ilgili.Doktor o gece sadece cansız varlığı göndereceğini söylemişti.İlk deney başarılıydı.Doktor ve arkadaşım Phill bunu kayıt altına almak için deney yerinden ayrıldılar.Ve o an bir şey oldu ben deneyi bir şekilde başlattım.Uyandığımda 27 yaşında bir çocuk babası ve dünyanın en zengin adamıydım.Tabi aşık olduğum kızda karımdı.Her şey yolunda giderken bir gece internette bir haber buldum.Haberde Doktor Human’ın birkaç deney daha yaptığını ve bu deneylerde insanlarında kullanıldığı yazıyordu.Deneklerin gelecekte 48 saat içinde 14 sene yaşlandıkları yazıyordu.Evet bu doğruydu,ben 32 saat önce on dört yaşındaydım.Ve işin kötü tarafı en fazla 6 günlük ömrüm kaldı.Doktora ihtiyacım var.Onu bulamazsam öleceğim ve bunu durdurabilecek tek kişi o.

Şimdi sizce bende ötekiler gibi miyim?

 

Kadının suratında ki o kızgınlık ve şüpheci bakış yavaş yavaş ortadan kalkmıştı.Gözlerini hafif kısarak bana baktı.

 

-Peki ya o seni tanımazsa?

 

-Tanımak zorunda

 

-Ya tanımazsa

 

-O zaman kaderime boyun eğerim.

 

-O zaman öyle yap.

 

-Hanımefendi lütfen.

 

Kadının gözlerine baktım.Bana yerini söyleyecek gibiydi ama bir şeyden çekiniyordu.Ona tekrar döndüm ve tekrarladım.

 

-Lütfen bana yardım edin.

 

Bana son kez baktı ve bir şeyler demeye başladı.

 

-Tamam sana yerini söyleyeceğim.Ama yalnız gideceksin.Kimseye söylemeyeceksin.Şartım bu ister kabul et ister kaderine boyun eğ.

 

-Tamam kabul ediyorum.

 

-Şehrin çıkışında bir su kanalı göreceksin.Su kanalının 100 metre ilerisinde tek bir ağaç var.Hurma ağacı ve bu ağacın kökünde gizli bir taş var onu kendine doğru çek.Sonra gizli bir tünel açılacak.Orada doktoru bulacaksın.

 

-Teşekkür ederim hanımefendi çok teşekkür ederim.

 

Ayağa kalktım,tam odadan çıkmak üzereydim ki Zeliha bana bir şey daha söyledi.

 

-O seni biliyor,seni kurtarabilir umarım iyi olursun.

-Umarım.

 

Hemen dışarı çıktım ve arabanın birine doğru ilerlemeye başladım.

 

James bana dönüp

 

-Efendim kadın konuştu mu?

 

-Hayır o konuşmadı.Küçük bir işim var ben gelesiye kadar kadının yanında kal.

 

-Sizinle geliyorum efendim.

 

-James burada kadınla birlikte kal.

 

-Efendim sizi yalnız bırakamam.

 

-James dediğimi yap beni kimse izlemeyecek kadınla kalın.

 

James’e bunları söyledikten sonra arabaya bindim ve Zeliha’nın dediği yere doğru hareket etmeye başladım.Aklımda birtakım düşünceler vardı.Bunların çoğu ümit vericiydi.Zeliha’nın dediği ağacın olduğu yere geldim.Burası kurak bir yerdi.Onun dediği gibi sadece o ağaç vardı.Hemen arabadan indim ağaca doğru ilerledim.Zeliha’nın demiş olduğu gibi ağacın kökünü araştırmaya başladım ve ortası delinmiş bir taş buldum.Bu taş kadının dediği taş olmalıydı.Taşı tutup kendime doğru çektim,arkamda büyük bir gürültü ile yer sarsıldı.Bir oda büyüklüğünde alan aşağıya doğru inmeye başladı.Çukurun yanına gittim,hafif kavisli arabanın inebileceği bir yol vardı.

 

Arabama binip aşağıya indim ve aşağıda ışıklar yavaş yavaş açılmaya başladı.Işıklar açılınca uzun bir koridor karşımda belirdi.Çukurun üstü kapandı artık aşağıda kalmıştım.Arabamı koridorda sürmeye başladım.Burası bir tünel gibiydi.Bir süre ilerledikten sonra bir kapıya ulaştım.Kocaman duvar ile kapatılmıştı tünel ve sadece bir kapı vardı.Arabadan indim ve kapıya doğru ilerledim.Kapıyı açtığımda laboratuar ile karşılaştım.O gecede ki gibi bir sürü bilgisayar ve birden fazla kabin vardı.Evet evet burası Doktor Human’ın laboratuarıydı.O gecede ki gibi hissettim kendimi.Kabine doğru ilerlerken arkadan bir ses geldi.Tanıdık bir sesti bu.

 

-Kimsin sen?

 

Arkaya yavaş yavaş döndüm. Karşımda doktor vardı, çok sevinmiştim. Evet oydu ama bir sorun vardı, elinde bir silah vardı ve bana doğru tutuyordu beni tanımamıştı. Bu normaldi çünkü aradan 14 yıl geçmişti ama o hiç yaşlanmamıştı. Bu nasıl olabilirdi.

 

-Doktor benim Max. Şu 14 yıl önceki deneyde yanlışlıkla geleceğe giden çocuk. Phill’in arkadaşı.

 

-Aa Max. Bu sen misin? En son gördüğümden sonra baya genç geldin?

 

-Genç mi?

 

-Evet, senin 80 yaşında ki halini gazetede görmüştüm yani 50 yıl sonraki halin.

 

-Bu ne demek oluyor.

 

-Uzun hikâye.

 

-Neyse, doktor bana yardım etmelisin. Yaklaşık 10 saat sonra 40 yaşında olacağım ve bunu durdurmak zorundasın.

 

-Evet, 1980 yıllarında ki şu hatayı biliyorum. Gönderilen denekler çok çabuk yaşlanıyorlardı. Ama bunun çaresini buldum. Bulduğumda bana deli dediler. Hapis cezası verdiler. Ömür boyu hapsedilecektim. Sonra kaçtım tabi bazı kişilerin yardımıyla. İsim veremem Max. Kaçtıktan sonra deneylerime devam ettim. Kendimi 2 yıl içinde geliştirdim ve hatamı tespit edip düzelttim. Hatta çok daha iyi duruma getirdim. Sonra yolculuklar yaptım. Yaklaşık 2000 yıl kadar hiç yaşlanma evresi göstermeden seyahat ettim

 

-Ne yani sen şimdi 4000’li yıllara kadar hiç yaşlanmadan gidip geliyor musun?

 

-Evet, inanması zor ama dediğim gibi kendimi geliştirdim. Ve sen Max ilerde çok daha ünlü olacaksın bundan emin ol.

 

-Ben daha fazla ünlü olmak değil yaşlanmamak, ölmemek istiyorum anlıyor musun? Şimdi şu dediğin çözümü bana da uygula da kurtulayım.

 

-Çözümüm 2030 yılının şartlarına uygun değil. Hem tüm çalışmalarım 2046 da kaldı. Ve onları orada kullanamıyorum. Eğer çözüm istiyorsan 2046 ya gidip beni bulmalısın. Yani 2046 da ki beni.

 

-Sen niye oraya gidip kendini bulup getirmiyorsun?

 

-Denedim. Hem de kaç defa ama her seferinde başarısızlıkla sonuçlandı.

 

-Ben 2046’ta gitmeyeceğim.

 

-10 saat sonra orada uyanacaksın ama. Seni şimdi yollayayım ve zaman kazan. Böylece beni bulman için daha çok zamanın olur.

 

-Ne şimdi mi göndereceksin?

 

-Evet şimdi. Bana güven Max geçen her dakika senin aleyhine işliyor.

 

Bir süre konuşmadım. En sonunda kafamı toparlayıp cevap verdim.

 

-Tamam, beni geleceğe yolla

 

-Benimde isteğim buydu.Şimdi kabinin içine gir.O gece ki gibi.

 

Kabinin içine girdim.Kabin o gece ki gibi renklenmeye başladı.O gece ki gibi olacaktı.Bir zaman atlaması daha yapacaktım.Doktor bilgisayarına bilgileri girdikten sonra bana döndü.

 

-Hazır mısın?

 

-Evet ama seni 2046 da nasıl bulacağım şimdi bile yerini zar zor öğrendim.

 

Bana baktı ve gülerek

 

-Emin ol bu sefer çok kolay yerimi öğreneceksin. Dedi

 

Ve sonra düğmeye bastı…

 
  Bugün 4 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol