FEYAZGAN
  I BÖLÜM
 

         I.BÖLÜM  

    DR.HUMAN’IN

 

DENEYİ

 

Hey Max kalk artık yine geç kalacaksın okulda ki müdürle bir kez daha muhatap olmak istemiyorum.Babanın geçen seferde ne söylediklerini de tekrarlamama gerek yok herhalde ev cezası almak istemiyorsan o yataktan hemen çık.

 

-Tamam anne, saat sabahın 8’i.Niye her seferinde böyle bir durum oluyor bilmiyorum ama annem haklı babam bu sefer beni çok kötü yapar, ve o lanet olası ev cezasını çekmek istemiyorum.

 

-Sana bir telefon var.Arayan Phill sabah 5’den beri seni arıyor söyleyecekleri önemliymiş.Aramanı söyledi ve eğer gizli bir şeyler yapıyorsanız bu sefer gidip annesiyle konuşurum bunu da bil

 

-Ne yapıyoruz sanıyorsun anne 14 yaşındaki bir çocuğun yapabileceği şeyler dışında

-Phill  Dr.Human’ın yanından ayrılmıyor o çok ilginç bir adam ve ondan hoşlanmıyorum uzak durmanı istiyorum anlıyor musun?

-Tamam anne.

 

-Ve o odanı da toplayacaksın

 

Odamın içinde ne varsa bu kadar her gün şu lafı duymaktan sıkıldım “Odanı topla Max”  bence odamda hiçbir şey yok en azından bana göre düzenli.Güneş tüm gücüyle odamın her köşesine kadar işlemişti.Gözlerimi açmakta zorlanıyordum.Annem her zaman ki gibi uyanmam için pencereleri açmıştı ve gökyüzünü içeriyi taşımıştı.Ellerimi gözlerime götürdüm ve onların açılması için bir iki el hareketi yaptım,bir iki açma hamlesi ve işte oldu.Max’ın kameralarını açmış oldum.Yataktan kalktım ve üzerimi giyinmek için gardropa doğru yöneldim ayağıma bir iki kıyafet ve kitap takıldı.Arkamı dönüp baktığımda ahh lanet olsun annem haklıydı odam berbattı.Kitaplarım sanki odamı istila etmiş gibiydiler ve eşyalarım onlara ne olmuştu böyle hepsi ayaklanmış da gezintiye çıkmış gibiydiler.Bunları toplamam lazımdı yoksa annemin gazabıyla karşı karşıya kalacaktım ama eğer bir düzenleme operasyonu yapacaksam en azından 4-5 saat gerekiyordu çünkü odamın içi evrenden bile karmaşıktı.Eşyalarımı bulup eski yerlerini koymam için gerçekten çok iyi bir çalışma gerekiyordu ama vaktim yoktu saat çoktan kendini 8.15 olarak yenilemişti ve okula yetişmem için son 15 dk  vardı.Aslında bu çok iyi bir zamandı.Ben üç dakikada altı blok koştuğumu biliyorum ve bu benim rekorumdu o gün sanki Dünya olimpiyat rekorunu kırmış gibiydim.Hemen kıyafetlerimi giyindim çantamı alıp odamdan dışarı attım kendimi.Annem yerdeki kardeşimin oyuncaklarını alıp yerini koyuyordu.Ayağa kalktı ve bana döndü gözlerimi baktı ve o an sanki anneme değil de bir şeytana baktığımı hissettim.Gözlerinden öfke akıyordu bu besbelliydi kendimi nasıl kurtarırım diye düşünürken elini bana doğru uzattı ve saçımı düzeltti.

 

-Bir kere de güzel bir şekilde okula gitsen ne olur Max Artık 14 yaşındasın ve sorumluluk sahibi olmak için tam dönemindesin

-Ben zaten sorumluluk sahibiyim anne ama sen bunun farkında değilsin

-Odanı topladın mı?

-Aa aslında toparlayacaktım ama bilirsin okul var ve çok az zamanım vardı bir seçim yapmam gerekti bende büyük bir kararlılıkla okulu seçtim.

-Demek öyle okuldan döndüğünde o odayı toplu istiyorum

-Tamam anne.(Sanki toplasam bir şey değişecekte)

-Okuldan sonra hemen eve gel Babanın iş arkadaşlarıyla bir yemeği var ve sende geliyorsun

-Gelmesem kendimi hiç iyi hissetmiyorum ve babamın yemekleri çok sıkıcı oluyor geçen sefer gittiğimde Çinli çocuklarla takılmıştım ve berbattı

-Bu sefer bir iş toplantısı değil ama

-Ne fark eder

-Max bahane istemiyorum okuldan sonra derhal eve geliyorsun ve o yemeğe gidiyorsun hem babanın dediğine göre çok iyi oğulları varmış belki iyi anlaşırsın. En azından Max Phill’den iyidir.

-Her neyse ben gidiyorum akşam görüşürüz

 

Sonunda ondan kurtulmuştum.Gider ayak yemeği de zorla kabul ettirmişti ama yapabileceğim bir şey yoktu tüm savunmalarım boşuna olurdu.Akşam çok sıkıcı olacaktı acaba okulda hasta numarasıyla öğretmenimi mi aratsam belki o zaman gelmem için zorlamazlar.Hem niye sadece Jack’i götürmüyorlar o daha beş yaşında  bu tür yemeklerden çok hoşlanıyor.

 

Babam nakliye işinde çalıştığı için bu tür yemekler sık oluyordu ve her ay bizi de yanında götürüyordu.Ailede ki herkes bu yemekleri çok severdi ,ben hariç.Bana çok sıkıcı gelirdi öylesine sıkılırdım ki sürekli lavaboya gider hiç çıkmazdım.Annem de gelmediğimi fark edince Jack’i yollar ve gelmem için beni uyarırdı.Geçen ay ki yemek de Çinli bir çocuk vardı.Adı Lee Thomson’du.Benim yaşımdaydı ya da bir iki yaş büyüktü,çocuk o kadar şey biliyordu ki görseniz sanki 30 yaşında sanırsınız.Bütün kitapları ezberlemiş gibiydi.Bakalım bugün şansıma kim çıkacaktı gerçi her yemekte bir çocuk olmuyordu.Böyle yemeklerin en güzel yanı istediğimizi yiyebiliyorduk,bir keresinde Jack ve ben o kadar fazla yemişiz ki Babam hesabı görünce bir iki dakika kendine gelemedi.Aslında çok yemek  yemezdim ama o gün ne oldu bilmiyorum sanki içime başka biri girmişti ve o yiyordu.Kardeşim Jack beş yaşında olmasına rağmen çok fazla yemek yerdi ve o günde öyle oldu annem ve babam bir tabak yerken biz üçüncü tabakla uğraşıyorduk.

Babam nakliye işinde oldukça başarılıydı iki yıl önce tek katlı bir evde yaşıyorduk o zamanlar daha sade bir yaşantımız vardı.Babam iş arkadaşı George ile ortak bir şirket kurunca işleri çok hızlı büyüttüler.İlk başlarda çok sıkıntı çektiler ama sonradan George Amcanın ticari zekası ve babamın finans yeteneğiyle işleri yoluna koydular.Şu an da güzel bir evimiz var.Babam iki yılda o kadar çok para kazandı ki kendi hayatını da değiştirdi.Önceden yemek seçmeyen ailem şimdilerde ise çoğu yemeği sevmez oldu.Annemin kıyafet dolabı önceden bir iken şimdilerde ise bir oda kadar  oldu.Aldığı ayakkabıları satsak herhalde bir okul yaptırırız.Babamın yaptığı en büyük değişiklik ise arabasındaydı.Büyükbabamdan kalma eski bir Ford’umuz vardı ve babam bu arabayı büyükbabamdan alırken ona söz vermişti bu arabayı asla satmayacaktı.

Ama şu an başka bir araba ile geziyor.Aslında bu iki yıl da ailemizden o kadar şey gitmişti.Önceden o yediğimiz akşam yemekleri o kadar güzel olurdu ki yemek yememiz bir saat bizim masadan kalkmamız iki bazı günler üç saati bulurdu evde herkes o gün ne yaptıysa anlatırdı o kadar zevk alırdım ki her gün akşam yemeği gelsin diye iple çekerdim akşamı ama şimdilerde ise akşam yemekleri çekilmez bir hal aldı.Babam işinden dolayı çok sık seyahat eder oldu onu yemekte çok göremez oldum.Bir gün Kanada’da bir gün Brezilya çok yere gidip geliyordu.Annem ise artık benimle eskisi kadar ilgilenmez oldu.Ona göre o eski Max’ın yerine başka biri gelmişti belki haklıydı ama ben değişmemiştim değişen oydu artık benimle ilgili taktığı sadece odam ve okulumdu ve bir de Dr.Human.

 

Doktoru hiç sevmezdi ona göre çok garip ve tehlikeli bir adamdı.Doktor Human yalnız yaşıyordu ve bugüne kadar evlenmemişti aslında hayatına hiç kadın girdiğini de sanmıyorum.Evinde beslediği siyah bir kedisi vardı onu çok severdi kediyi o kadar çok beslemişti ki kedi bir yastığa dönmüştü.Doktor Human orta yaşlı bir adamdı ve garip garip deneyler yapardı.Sürekli olarak gelecekten bahseder ve notlar alırdı.Evinde çok fazla not defteri vardı.Phill ve ben bir keresinde Doktorun evinde bir gezinti yapmıştık tabi ki izin alarak.Mutfağa girdiğimizde ben ve Phill’in ağzı açık kalmıştı masanın üzerinde bir haftadır yenmemiş ve bozulmuş yiyecekler vardı.Çok kötü kokuyorlardı ki,koku bütün mutfağı etkisi almıştı.Aslında bu çok da ilginç sayılmazdı Doktor Human yemek yemezdi ya da biz görmezdik.Başında geniş gözlükleri vardı,saçları simsiyahtı ve gözleri bir ateş kutusu gibiydi.Gününü sürekli laboratuarında geçirirdi,evinin bodrum katını laboratuar haline getirmişti.Bir zamanlar hükümet için çalışmış ve yaptığı ilginç deneyler sonucunda adı Çılgın Profosöre çıkmış ve görevine son verilmişti.O da tüm bu olanlara kızmış ve kendini evine kapatmıştı.O günden sonra da hiç dışarı çıkmamış kimseyle görüşmemişti.Akrabaları ona deli diyerek onu dışlamışlar ve Dr.Humanla kimse konuşmuyordu.Biz hariç bizi çok seviyor Phill ve beni şanslı olarak görüyor onun yanında kendimizi geliştireceğimizi düşünüyor.Onunla ilk tanıştığımız zamanlarda onun deli olduğunu düşünüyordum ama onun öyle olmadığını sonraki zamanlarda anladım.O kendi inandığı şeyi yapmaya çalışan bir bilim adamıydı ve asla pes etmezdi.Tek hedefi ise geleceği değiştirmek ve onu kontrol etmekti.Bizlere bir keresinde bundan 40 yıl önce devlet ile yaptıkları bir deneyden bahsetmişti o kadar korkunçtu ki insanlar üstünde yapılan bu deneyler  bir facia ile sonuçlanmıştı.Devlet bu olayın üstüne ört pas etmiş ve olayın kapanmasını sağlamıştı.Olayı unutmayan tek bir adam vardı kendi gözleriyle gören Dr.Human.Doktor bu olaydan sonra kendine çok kızmış ve insan denekler üstünde asla çalışmamıştı.

 

Ayakkabılarımı giyip hemen evden dışarı çıktım.Hava güneşliydi o kadar güzeldi ki okula gitmekten bir ara vazgeçiyordum.Hemen bisiklete bindim ve okula doğru yöneldim.Aklımda bin bir çeşit şey vardı bir ara o kadar çok dalıp gitmişim ki kırmızı ışıkta duran arabaya çarpıyordum.Saatime baktım daha altı dakikam ve önümde duran üç blok vardı hemen hızlandım ara sokaklara girdim aslında kestirme yol diye girdiğim bu sokaklar daha uzundu ama en azından insan ve arabalar olmuyordu rahat rahat kendim gidiyordum.Okulun tabelasını gördüğümde son üç dakikam kalmıştı hemen bisikletimi yerine koydum ve aşağıya inip okul binasına doğru koşmaya başladım.Sınıfa girdiğimde öğretmen daha gelmemişti, evet yine başarmıştım her zaman ki gibi yetişmiştim.Çantamı sıraya attım ve gözlerim hemen Jessie’yi aradı.Bu kıza 10 yaşımdan beri aşıktım.Odamda o kadar çok resmi vardı ki annem geçen sefer odama geldiği zaman bir tanesini bulmuş ve bana kim olduğunu sormuştu.Benden Phill’in kuzeni diye geçiştirmiştim ama anlamıştı.Hem ne olmuştu ki daha 14 yaşımdaydım.Jessie çok çalışkan biriydi ve sınıfın en güzel kızıydı gözleri masmaviydi.Saçları ise sarıydı.On yaşımda iken sınıfça gittiğimiz müzede yalnız kalmıştık aslında o an için çok çalışmıştım ama konuşamamıştım.Onun yanında ağzımdan kelimeler çıkmıyordu sanki biri ağzıma kilit vuruyordu.Gözlerimi ondan alamıyordum sonra arkamda bir sarsıntı hissettim arkamı döndüğümde Phill karşımdaydı.Her zaman ki gibi karşımda öyle dikiliyordu.Phill hafif esmer kıvırcık saçlı ve gözlüklü bir arkadaşımdı.Kendisinin fen derslerine çok büyük bir ilgisi vardı.Kendisi 14  yaşında olmasına rağmen kendinden dört beş yaş büyüklerin gördüğü fen derslerini biliyordu.Herkes futbol oynarken o oturur ilginç fen dergileri okurdu.Annem onu çok sevmezdi çünkü Phill Dr.Human hayranıydı her okul çıkışı onun yanına gider ve uzun bir süre yanında kalırdı.Bana bir süre baktıktan sonra bir kez daha vurmaya kalktı ama elimle tuttum

 

-Ne yapıyorsun sen?

-Ne mi yapıyorum

-Ne zamandır Jessie’ye bakıyorsun bir kendine dışarıdan baksan çok komik durduğunu anlarsın.

-Sanane bundan bu benim meselem

-Bak dostum o kızdan hoşlandığını biliyorum ama biraz daha bakarsan anlayacak bakmayı kes artık

-Tamam neyse sen ne yaptın ?

-Hiç birkaç küçük fen deneyi işte evde artık yasak kondu biliyor musun.Ailem Dr.Human ile konuşmamı istemiyor

-Annem de öyle düşünüyor zaten

-Ama bu akşamda yanına gideceğim çok gizli bir deney yapacağını söyledi aylardır bunun üstüne çalışıyor ve sende geliyorsun sabah bunun için aradım zaten.

-Bak dostum annem bugün akşam yemeğe gideceğimiz söyledi ve gelemezsem de evde çok kötü şeyler olacak hem şu deneyi sonra yapsa olmuyor mu ? Ve o deneyin işe yarayacağı da kesin değil

-Olsun büyük bir yol katetti ve onun yanında olmalıyız Dr.Human bizi çok seviyor biliyorsun

-Bak annemi bilirsin dediği yapılmazsa şeytandan bile kötü oluyor o yüzden size iyi eğlenceler

-Hadi ama Max bunu kaçıramazsın gelecek dostum geleceği görmek istemiyor musun?

-Geleceği görmek değil yaşamak istiyorum

 

Böyle deyince Phill’in yüzü değişti ve sırasına geçti.Aslında o deneyi görmeyi çok istiyordum işe yarar mı bilmiyorum ama yaramasa bile gitmek güzel olurdu.Dr.Human bu deney için aylarca çalışmıştı.Anneme bir bahane uydurmam gerekiyordu hem de okkalı bir bahane.Aklımda bir şey vardı ama olur muydu acaba ?

 

O gün okul geçmez oldu.Aklımda sürekli savaş halinde olan iki düşünce vardı bunların biri bana Doktorun yanına gitmemi ve o deneyi görmem gerektiğini söylüyordu diğeri ise bunun bir saçmalık olduğunu eğer bunun annemin kulağına gidecek olursa bir yıl boyunca ev  cezası alacağımı söylüyordu.Hangisini dinlemeliydim bilmiyordum ama gitmezsem büyük bir şey kaçıracakmışım gibi geliyordu.Gözlerimi kapattım ve sadece kalbimi dinledim uzun bir süre gözlerimi açmadım ve sonunda kafamı sıradan kaldırdım.Okulun son saatine giriyorduk sınıfta büyük bir ses vardı öğretmenimiz Marry dersi bırakmış olmalıydı.Sıradan kalktım ve Phill’in yanına gittim ona akşam beni caddenin sonunda beklemesini ve saat dokuz gibi orada olacağımı söyledim.O da  bana bir gülümseme ile tamam dedi.İşte olmuştu her şey o deney içindi içimdeki savaşı Dr Human kazanmıştı.

 

Akşam eve vardığımda annem siyah elbisesini   giymiş bana bakıyordu.Kardeşim Jack da hazırlanmıştı yukarıdan babamın sesleri geliyordu tüm aile akşam yemek için kendini hazırlamıştı.Annem çok heyecanlıydı.Gözlerime baktı.

-Geç kaldın neredeydin?

-Geldim anne arabalardan kurtulmak için ara sokaklardan geldim bilirsin işte bisiklet ile rahat ediyorum.

-Bisikleti de artık kullanmanı istemiyorum çok tehlikeli.Babanla konuştum ve okul servisini kullanmanı istiyoruz.

-Anne o okul servisi çok sıkıcı insanlarla dolu ve bisikletim de tehlikeli değil

-Max eğer biraz daha ısrar edersen babana haber vereceğim hadi çabuk hazırlan birazdan çıkacağız.

-Şey öğretmenimiz Marry bir proje ödevi verdi ve yarına gitmesi gerekiyor.Bir grup ödevi ve bende Phill ile yapacağım.Yani bu akşam yemeğe gelemeyeceğim çok üzgünüm.

-Nerden çıktı şimdi bu ödev hem sen niye  Phill ile ödev yapıyorsun ki başka bir arkadaşınla yapsan olmuyor muydu?

-Öğretmenimiz öyle istedi.Birazdan çıkmam gerekiyor uzun bir ödev hayvanlarla ilgili bir araştırma yapmamız gerekiyor.

-Tamam ama çok geç kalma biz gelmeden önce evde ol ve sıkı giyin dışarısı çok soğuk Max hasta olmanı istemiyorum.

-Tamam anne.

 

Hemen odama çıktım ve üzerimi giyinmeye başladım fenerimi aldım ve çantama attım.Birkaç göstermelik kitap da aldım yanıma annem daha da inansın diye, aslında ben nasıl izin verdi onu da tam anlamış değildim ama mutluydum.Odadan çıktım acele ile dış kapıya doğru yöneldim saat 8 i gösteriyordu.Annem arkadan bana baktı ve geç kalmamam için son kez uyardı bende ona tamam deyip kendimi dışarı attım.Hemen telefonuma sarılıp Phill’e yolda olduğuma dair mesaj attım.Bisikletime doğru yöneldim ve bindim.Hızlıca sürmeye başladım ve evden uzaklaştım.İçimde garip bir his vardı ama her şey yolunda gibiydi çok heyecanlanmıştım hava kendini kapatmıştı etraf karanlıktı.Çantamdan fenerimi çıkarttım ve yolu görebilmem için feneri yola doğru tuttum.Biraz yol aldıktan sonra ağacın altına vardım.Phill beni orada bekliyordu.

 

-Sonunda geldin hazır mısın ?
-Tabi ki mal kafa anneme o kadar yalan söyledim umarım işe yarar bu deney

-Yarayacaktır Max Dr.Human büyük bir bilim insanı

-Biliyorum.Hadi gidelim artık Doktor bizim geleceğimizi biliyor mu?

-Evet kendi davet etti.O da çok heyecanlı görünüyordu.

-Tamam

 

Kısa bir yolculuktan sonra Dr.Human’ın evine varmıştık.Doktorun evinde hiçbir ışık belirtisi yoktu bisikletlerimizden inip eve doğru ilerledik.Phill evin kapısının önüne gelip zile bastı içeriden hiçbir ses gelmiyordu.Phill’e doktorun evde olmadığını söyledim o da evde olduğu konusunda ısrar etti.Sonra bir kere daha zile bastı ve içeriden bir ışık belirdi kapıya doğru yaklaştı bu ışık ve kapı bir müddet sonra açıldı.Dr.Human kafasına taktığı ışık ile bize bakıyordu.Sonunda ellerini açtı ve Phill’e sarıldı.

 

-Hoşgeldiniz küçük arkadaşlarım hadi içeriye geçin tam vaktinde geldiniz.

 

İçeriye geçtik içerisi öyle karanlıktı ki Dr.Human’ın kafasında ki ışık sayesinde yürüyorduk.Yanında  siyah kedisi de vardı doktor nereye gitse o da geliyordu.İkisi bir bütün gibiydiler.Doktor bizi bodrum kata inen merdivenlere doğru yönlendirdi ve sırayla aşağıya inmeye başladık.Kalbim çok hızlı çarpıyordu.Aşağıya indikçe bodrumun rengi mavi olmaya başladı çok parlak koyu bir mavi ışık yayılıyordu.Aşağıya indiğimiz zaman ışık daha da belirginleşti.Doktorun bodrumu genişti ve tam ortada geniş bir kabin vardı.İçi boştu etraf bilgisayarlarla doluydu.Doktor rahatlamamız için bize soğuk bir içecek verdi.Bu deneyin gerçekleşmesi durumunda çok büyük bir sorumluluk altına gireceğimizi söyledi.Doktor Human’ın amacı geleceği gidip iyi bir şekilde yön vermekti ve bunun için bu gece ilk adımını atacaktı.Doktora o büyük kabinin ne işe yaradığını sorduğumda ise bana dönüp orası kilit nokta dedi.Bu deney için canlı bir denek kullanmayacağız şimdilik cansız varlıkları yollamaya çalışacağız dedi.Önce ne dediğini tam olarak anlayamamıştım.Ama sonraları o kabinin geleceğe açılan bir kapı olduğunu anladım.Doktor biz gelmeden önce tüm çalışmaları yapmıştı.Her şeyi hazırlamıştı ve çok heyecanlı görünüyordu.

Phill bana dönerek:

 

-Öyle bakma Max gel ve bana yardım et şu kabloları korunaklı hale getirmeliyiz dedi.

 

Dr Human:Hesaplarıma göre elektronların çarpışmasıyla nükleer bir patlama olacak ve bu patlama sonucunda maddesel bir boyut açılacak bu da o kabinde ki cismin geleceğe gitmesini sağlayacak.Tabi bu deneyin olumlu yüzü.Birde hata halinde olacaklar var.

 

Max:Ne onlar profesör? Yani hata durumunda olacaklar

 

Dr Human:Eğer bu çarpışmaları kontrol edemezsek büyük bir maddesel boyut açmış oluruz ve bu boyut hepimizin sonu olur.Ama yaptığım hesaplamalara göre bunun olma olasılığı çok düşük

 

Max:Peki gönderdiğimiz cismin hangi yılda olacağına karar verebiliyor muyuz?

 

Dr.Human:Bunu henüz bilmiyorum Max.Ben de bunu merak ediyorum.Phill hadi jeneratörleri çalıştır.

 

Phill:Tamam profesör

Dr.Human bilgisayara birkaç bilgi daha girdikten sonra eline aldığı küçük bir kutuyu kabinin içerisine yerleştirdi.Ve Phill’e bakıp ona jeneratörlere tam güç vermesini istedi.Phill de Doktoru dinleyip tam güç verdi ve ortalık da dolaşan ve gözü alan o mavi renk şimdi ise kırmızıya dönmüştü.Doktor kabini kapatıp bizlere gözlüklerimizi takmamızı istedi ve kedisini de alarak ana bilgisayarın yanına gitti bende Phill’in yanına gittim kalbim o kadar hızlı atıyordu ki bir an yerinden çıkıp gidecek sandım.Doktor son kez kontrollerine baktıktan sonra kırmızı butona bastı ve ortalıkta ilginç bir renk patlaması oldu.Kırmızı renkler bir yerde birleşti ve aniden bembeyaz oldu sonra bir anda sarsıntı oldu ve ışık söndü.Doktor kafasında ki ışığı yakıp yedek jeneratörleri çalıştırdı , ve hemen kabine doğru koştu Phill’in ağzı açık kalmıştı yanımda bu olaya donup kalmıştı bende hemen kabine doğru koştum doktor yere eğildi ve çömeldi hemen ellerini kafasına alıp başardık başardık diye bağırmaya başladı.Gerçekten de öyleydi basarmıştı.Kutu ortada yoktu.Phill kendini toparlamış bir halde doktorun yanına koştu ve sarıldı doktor ağlamaklı konuşarak biliyordum dedi başaracağımı biliyordum.

 

Dr.Human yukarıya çıktı kedisi de onunla birlikte gitti.Bize bunu not etmesi gerektiğini yukarıdan bir defterini alacağını söyledi.Ve bize hiçbir şeye dokunmamamızı söyledi.Uzun bir süre sonra yukarıdan Phill’e seslendi.Onu çağırıyordu herhalde yardıma ihtiyacı vardı.Phill bana döndü ve burada bekle Max birazdan geri dönerim sakın hiçbir şeye dokunma dedi.Ona tamam anlamına gelen bir kafa sallaması yaptım.Çok heyecanlıydı ki olmalıydı da lanet olsun geleceğe bir madde yollamıştık ve başarmıştık.Kalbim bile daha hızlı hızlı atıyordu.Arkama döndüm bilgisayara doğru yöneldim ve sandalyeye oturmuş kabine bakıyordum.Merak ediyordum acaba o kutu şimdi neredeydi ?

Bir süre sonra kabinin içinde masmavi bir ışık belirdi küçük bir nokta gibiydi ilk başta kabinde bir hata var sandım ama sonra içinde havada bir ışık duruyordu.Ona doğru ilerledim ama tedirgindim,korkuyordum.Sonra biraz daha yaklaştım çok parlaktı kabinin içine girdim.Arkamı döndüğümde kabinin kapısı kapanmıştı.Lanet olsun reaktör çalışmıştı bu şey içinde sıkışıp kalmıştım bağırmaya çalıştım ama nafile bir süre sonra kırmızı ışık belirdi ve o mavi noktada toplandı ve bir patlama oldu…

 

Phill:Max Max nerdesin hadi ama saklambaç oynamanın sırası değil

Dr.Human:Phill Max nerede?

Phill:Bilmiyorum Doktor.Gidip dışarıya bakayım bisikleti burada mı diye

Dr.Human:Tamam ama çabuk ol daha işimiz var

Bir süre sonra Phill geri döndü

Phill:Bisikleti burada gitmiş olamaz.O bisikletini bırakmaz hem evi uzakta.

Dr.Human kabine doğru ilerledi ve kapıda Max’in şapkasını buldu ve Phill’e dönerek korku dolu gözle baktı.

Dr.Human:Ben gittiğimde bir şeye dokunmadınız değil mi?

Phill:Hayır Doktor

 

Doktor endişeli bir biçimde bilgisayarına doğru koştu ve büyük bir korkuyla sandalyeye oturdu.Phill yanına hızlıca geldi ve doktora ne olduğunu sordu.Doktorun bu durumundan bir şey anlamamıştı.

 

Dr.Human:Phill şimdi diyeceklerim aklımın bir köşesinde yatan o düşüncelere aittir.

Phill:Nedir o doktor Max’e bir şey mi oldu o nerede?

Dr.Human:Max gitmiş kabinin içine girmiş ve geleceğe gitmiş.Bilgisayarda ikinci bir deney gözüküyor bu deneyi biz yukarda iken yapmış.

Phill doktora şaşkınlık ve büyük bir endişe ile bakarak

-LANET OLSUN SANA MAX BİR İŞİ DE BERBAT ETME.

 

 
  Bugün 23 ziyaretçi (26 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol