ŞÜPHE
Saatin alarm sesi tüm odayı kapladı.Yatağımdan kalktım,gözlerim hala ağrıyordu.Dün gece çok uyuyamamıştım.İşler bu günler de çok yoğundu ve patronlarım saat tanımayan adamlardı benden mazeret değil sonuç bekliyorlardı.Saat 06.00 ı gösteriyordu.Yataktan kalktım direk lavaboya gittim.Yüzüme soğuk suyu çarptım çok da etki göstermedi ama yine de beni biraz da olsun ayakta tutmaya yeterliydi.Hemen bilgisayarımın başına gittim.Son bir haftadır uğraştığım veri tabanı yaklaşık üç saat önce bitmişti.Çok çalışmıştım,çalışmam da gerekiyordu bir şirketin siber güvenliğini sağlamak benim işimdi.Eğer sanal olarak güvenli değilseniz o şirket bir hiçtir. İşte bu yüzden önemli bir adamdım,en azından ben kendimi öyle görüyordum.İsmim Johnny Matt.Bir uluslararası şirketin sanal güvenliğini sağlıyorum.Bir hackerım da denilebilir. Yıllık maaşım çok iyi olmamasına karşın bu işi yapmayı seviyorum.Programlar benim hayatım.Yaklaşık 6 yaşımdan beri bilgisayarlara karşı bir ilgim vardı.Bunu babam keşfetti ve benim gelişmemi de o sağladı,ve şu ana geldiğim nokta ise dahiyane bir programcı.Giremeyeceğim bir yer ulaşamayacağım bir bilgi yoktu.Şirket belki de beni yüzden tutuyordur.Kim bilir? Bilgisayarı kapatıp mutfağa yöneldim, dolabı açıp ne var ne yok diye baktım.Çok bir şey yoktu ki bu normaldi.Ben bekardım ve evde çok takılan bir tip değildim.O yüzden dün gece dışarıdan sipariş verdiğim birkaç pizza dilimi ve biraz biram vardı.Sabah sabah çok iyi gitmiyordu ama artık bu tempoya ve menüye alışmıştım.Pizza diliminin birini elime aldım diğer elime de biramı alıp salona geçtim.Tv’yi açıp sabah haberlerini izlemeye başladım.Gene aynı haberler vardı.Amerika’da son 1 ayda olan terörist saldırıları bütün gündemi sürüklemişti.1 ayda çok fazla insan ölmüştü bu üzücü bir durumdu fakat şu an kendi derdime odaklanmalıydım. Aah yine geç kalacaktım hemen pizzayı bitirip biramı yudumladım.Kalkıp hazırlanmaya başladım.Giyinirken aynada bir ara kendime baktım.Çok bitkin ve yorgun gözüküyordum,bir ara tatil yapmalıydım ama ne zaman? İşler çok yoğun patronlar sürekli beni istiyordu.O yüzden kılımı kıpırdatacak zamanım yoktu.Hemen giyinip dairemden çıktım.Asansöre bindim.12. katta yaşıyordum ve aşağı inmem birkaç dakika mı alıyordu.Ben de bu zamanı değerlendirip kravatımı bağlamak için zaman buluyordum.Zemin kata gelmiştim.Hemen kendimi dışarı atıp bir taksi buldum kendime.Trafik o kadar fazlaydı ki sanki hiç gitmiyormuşuz gibiydi.New York’da bu saatler de bunlar normaldi.Saat çoktan 07.00 olmuştu bile ben şirketin önüne geldiğimde.Hemen içeri girdim,ve ofisime doğru hızlıca gitmeye başladım.Asansörü kullanmak için acele etmek zorundaydım.Bende hızımı kullanarak ilk gelen asansöre bindim.Bayan Mood’da o asansördeydi.Bayan Mood beni sabah görüp o güzel yüzüyle bana gülümsedi.
-Günaydın Bay Johnny
-Günaydın Bayan Mood diyerek ona baktım.Her zaman ki gibi iyi giyinmiş ve güzelce makyajını yapmıştı.
-Yine geç kaldınız sanırım dedi bana birden.
-Aa evet biraz.Dün gece uyuyamadım da.
-Bu işler sizi yoruyor olmalı.Buranın güvenliğini sağlamak zor olsa gerek.
-Evet zor ama yapmak zorundayım öyle değil mi? Ben yapmazsam kim yapacak ?
-Haklısınız.
Asansör 10. katta durdu ve ben indim arkamı döndüm.
-Görüşürüz Bayan Mood.
Görüşürüz dedi bana asansör kapanmadan önce.Galiba benden hoşlanıyordu,aslında çok hoş biriydi ama dikkatimi çekmiyordu.Bu şirkette 2 yıldır çalışıyordum o ise 5 yıldır buradaydı.Biraz yürüdükten sonra ofisime geçtim.Herkes yerli yerindeydi sanki beni bekliyorlardı.Bu şirkette hiç geç kalan olmuyor muydu? Bu soruyu aylarca kendime sormuştum.Ama sanırım cevabı hayırdı.Burası çok disiplinli bir şirketti.
Bilgisayarımı açtım günlük rutin kontrolleri yaptıktan sonra bir kahve almak için kahve makinesine gittim.Bugün biraz şanslıydım,çok fazla sıra yoktu.Hemen kahvemi alıp bir yudum aldım,bu beynime iyi geliyordu.Daha iyi düşünüyordum.Etrafa bakmaya başladım,herkes harıl harıl çalışıyordu.Kimse kafasını masasından kaldırmıyordu.Bu nasıl bir monotonluktu? Her gün buraya sabahın erken saatlerinde gelip akşama kadar o masalar da çalışıyorlardı,ve sanırım bu durumdan da çok memnunlardı kimse sıkılmıyordu ya da kimse belli etmiyordu alışmışlardı.
Elimde kahveyle etrafı izleyerek ofisime girdim.Kahveyi masanın üstüne koydum ve oturdum.Daha ikinci yudumumu almadan içeri müdür girmişti.
-Günaydın Bay Jackson
-Günaydın. John. Hazırladın mı?
-Aa evet aslında birkaç kusuru vardı ama dün gece onları da hallettim efendim.Bütün hafta boyunca bununla uğraştım.
-Bana hikaye anlatma John. Hazır mı?
-Evet Bay Jackson. Kusursuz çalışıyor.
-Güzel.Ben şimdi yemeğe çıkıyorum.Yemekten 1 saat sonra dönüyorum.On dakika sonra ofisime bırak.
-Tamam efendim.
Kapıyı sert bir biçimde kapatıp gitti.Bu da neydi böyle ? Daha yeni ayılmaya çalışırken bunun yaptığı da neydi? Eğer müdürüm olmasa şunu hemen dövebilirdim. Tam bir ukala. Hemen kalktım kahvemden bir yudum daha alıp hazırladığım dosyaları programla birlikte elime aldım ve odadan çıktım.Herkes bana bakıyordu.
Neye bakıyorsunuz siz ? Önünüze dönün demeyi çok isterdim ama bunu yapamazdım,çünkü aralarında üslerimde vardı.Asansöre binip yukarı doğru çıkmaya başladım.Müdürün odası en üst kattaydı.Asansör birkaç dakika sonra onun katına varmıştı.Kapı açıldı kendimi hemen dışarıya attım.Müdürün sekreteri masasında oturuyordu.Kendisi esmer gözlüklü ve çok güzel birisiydi.Tek sorun evli olmasıydı.Yanına gittim hemen kafasını kaldırdı.
-Hoş geldiniz.
-Aa ben program için gelmiştim.
-Siz Bay Johnny olmalısınız.Müdür bey sizi söyledi.Odaya girip masanın üstüne bırakın.
-Tamam.Teşekkürler.
Tam kapıya doğru yönelmiştim ki sekreter seslendi.
-Bay Johhny.Sakın bir şeye dokunmayın.
Verdiği talimatı kafamla onaylayıp içeri girdim.Elimdekileri masanın üstüne bıraktım.Etrafa bakmaya başladım.Masasının karşısında bir kitaplık vardı,içinde bir sürü kitap vardı.Dini kitaplardan romanlara,iş kitaplarından bilim kitaplarına.Burası epey karışık gözüküyordu.Biraz daha göz attıktan sonra odadan çıkmaya karar verdim.Tam çıkacakken bir kutu gördüm.Bu çok dikkat çekiciydi,üstü simsiyah ve masanın altında duruyordu.Ona bakıp bakmamak arasında kalmıştım.Beynim hemen odadan çıkmamı söylüyordu ama eğer bakmazsam meraktan ölecektim.Pencereden sekretere baktım,bilgisayarda kozmetik ürünlere bakıyordu. Ben de bu fırsattan yararlanmak istedim ve hemen kutuya yöneldim.Elime aldım ,bu çok ağırdı masanın üstüne koydum.Kapağını açtım.
Açar açmaz üstünde çok gizli yazan bir dosya gördüm hemen elime alıp incelemeye başladım.İçinde bazı insanların bilgileri vardı.Bunların bazılarını tanıyordum.Bunlar önemli insanlardı ama hepsi ölmüştü.Neden bu kutu da işleri vardı ki? Hemen dosyanın fotokopilerini alıp cebime koydum.Kutuyu incelemeye başladım.Burada birkaç numara ve bazı hard diskler vardı.Bir tane küçük siyah bir flash bellek vardı.Bunu alıp hemen bilgisayara taktım.İçini açmaya çalıştım ama bu şifreliydi.Kırabilirdim ama bana zaman lazımdı ve patronun dönme vakti gelmişti. Bunu yapabilirdim biraz uğraşmaya başladım.Dışarıdan sesler geliyordu hemen ayağa kalkıp dışarı baktım patron dönmüştü.Sekreterle konuşuyordu, sekreter eliyle ofisi gösterdi ve patron odaya doğru yöneldi.Hemen bilgisayara koşup kapattım her şeyi toplayıp kutuya koydum ve kutuyu da önce ki yerine koydum.Tam arkamı dönmüştüm ki kapı açıldı.
-Hey senin ne işin var burada?
-Aa istediklerinizi getirmiştim.
-Çalışıyorlar mı?
-Aa evet efendim.Son kez kontrol ettim.
-Yüzün bembeyaz John. Her şey yolunda mı?
-Evet evet efendim.Her şey yolunda.
-Tamam o zaman gidebilirsin.
Hemen odadan çıktım.Kimseye bakmadan asansöre girdim.Elim titriyordu.Kendi katıma gelmiştim hemen ofisime girip kapıyı kapattım.Dikkat çekmemeye çalışıyordum Hemen cebimden fotokopileri çıkarıp incelemeye başladım.Bunlar da neydi? Müdürün odasında ne işleri vardı?
O gün akşama kadar vakit nasıl geçti bilmiyorum.Eve geldiğim de saat 20.00’di.Kapıyı kapatıp kendimi koltuğa bıraktım.Tv’yi açıp kendimi rahatlatmaya çalışıyordum.Uyuyakalmışım kalktığımda gece 02.00’dı.Ayağa zar zor kalktım.Hemen kendimi banyoya attım,sıcak bir duş aldım.Banyodan çıktıktan sonra mutfaktan birkaç bir şey alıp salona geçtim laptopumu açıp bugün bulduğum adamları araştırmaya başladım.Araştırdıkça çok korkunç şeyler ortaya çıkıyordu.Bu adamların hepsi suikasta uğramıştı.Korkunç şekilde öldürülmüş,ortadan kaybolmuş ya da intihar etmişlerdi.Bunların müdürün odasında ne işi vardı? Bunu hala anlayamamıştım.Ama bunun peşini bırakmayacaktım.Ortada bir şeyler dönüyordu ve ben bunu kesinlikle bulacaktım.Evet bunu yapacaktım.