FEYAZGAN
  I. BÖLÜM
 

-Yine o sıkıcı nöbetlerden birini geçireceğiz desene bugün.

-Ekip müdürü değiştikten sonra işler çok değişti.

-David’in bu işlerden anladığını hiç sanmıyorum.Tam bir patron bozuntusu.

 

-Hey siz ikiniz ,işinize geri dönün.George buraya gel!

-Biz sadece bir iki dakika mola vermiştik patron.

 

Equila birkaç saniye imalı bakışlarla George’ı süzdü.

-George küçük bir kızın vardı öyle değil mi?

-Evet patron,7 yaşında bir kızım var.

-Güzel,geçen duyduğuma göre kansere yakalanmış.

George yumruklarını sıktı ama hiçbir şey diyemedi.

-Evet patron,gırtlak kanseri.

-Bak George ,seni severim fakat şöyle bir gerçek var ki David bu şirketi aldıktan sonra işler değişti.Duymuşsundur geçen hafta küçülme kararı aldı.O yüzden kızını ve işini kaybetmek istemiyorsan hemen işine geri dönsen iyi olur.

George patronunun dediğini onaylarcasına kafasını salladı.

-Ar-ge kısmına devriyeye çıkın.Geçen hafta sayımda eksik çıkmış.

-Tamamdır Patron.Olly benimle gel.

Biraz uzaklaştıktan sonra Olly George’a bir yumruk attı .

-Hey dostum,sen ona bakma bugünlerde kendide topun ağzında o yüzden biraz gergin.

-Ne zamandır buradasın Olly?

-Hımm,sanırım 25 yıl oldu.

-Max’in zamanında burası nasıldı merak ediyorum doğrusu Olly.

-Ahh George,buraları görmen lazımdı.Şu gördüğün paslanmış makinenin ilk geldiği zamanı hatırlıyorum.Bay Max açılışını yapmıştı,her Salı günü acı bir ses gelirdi ama iyi çalışırdı.Amerika’nın en iyisiydi diyebilirim.Sonra şu deponun hiç boş kaldığını görmezdim her gün yeni bir şey gelirdi ,bir ara yer bulamayıp icatları eve götürürdük sen düşün.

-Bay Max nasıl biriydi Olly? David gibi olduğunu sanmıyorum.

-Ah Bay Max.Merhametliydi çalışanlarına karşı.İşe yeni girmiştim ,oğlum Don çok kötü hastalanmıştı doktorlar onun iyi bir tedavi alması gerektiğini söyledi ama benim o kadar param yoktu.Bir gün muhasebeye gittim ve aylığımdan biraz almak istediğimi söyledim.O da bana daha yeni işe girdiğimi ve parayı zamanından önce vermeyeceğini söyledi.O gün işten çıkıp yürüyerek eve gidiyordum.Hava yağmurluydu.Birden ağlamaya başladım,oğlum elimden kayıp gidiyordu.Ertesi sabah işe gitmek için evden çıktım.Kapımın önünde son model bir arabayla biri bekliyordu.Şöför kapıyı açınca içeride kimin olduğunu anlamıştım.Bu Bay Max’ti.Benden oğlumu da alıp gelmemi istedi.Bütün tedaviyi karşılayacağını ve Avrupa’nın en iyi doktorlarını çağırttığını söyledi.Hemen ona koşup sarıldım,benden küçük olmasına rağmen o an onu bir patrondan çok babam gibi gördüm.O gün kulağıma söylediği söz hala aklımda George.

-Ne söyledi Olly?

-“Dünyada hala umut var Olly,biz onu görmesek de o bizi görüyor ve unutma umudun yeşerdiği yerde kötülük yaşayamaz.”

George kızını hatırlayıp bir iç çekti,gözleri doldu.

-Keşke hala burada olsa.

-Keşke George keşke.Onu özlediğimi söylemeliyim.Onu dün gibi hatırlıyorum.İyiliklerini asla ödeyemem.

-Şimdi anlıyorum neden hala bu işte olduğunu? Ona karşı borçlu hissediyorsun o yüzden hala buradasın.

İkili bir süre konuşmadılar,ikisi de düşünceliydi.

-George şu anahtarları ver bakalım.

Ar-ge deposunun kapısını açıp içeri girdiler.Burası son 5 yıldır kullanılmıyordu ,bazı bölgelerinde rutubet vardı.İçinde yılların hezimetine uğrayan bir çok icat yer alıyordu.David’in şirketi almasının üstünden 12 yıl geçmişti fakat şirketi ilk aldığı gün gibi elinde tutmayı başaramamıştı ve gün geçtikçe şirketin değeri gitgide erimeye başlamıştı.Son beş yıldır şirket hiçbir şey üretmiyor sadece elindekileri satıyordu.

Işıkların açılmasını bekleyen ikili uzun ama dar koridorlarda devriye atmaya başlamıştı bile.Yol boyunca yaptıkları muhabbet George’u etkilemiş olacak ki bir tek kelime bile çıkmıyordu ağzından.Bir süre böyle devam ettiler.

-Şirket bunları niye satmıyor Olly?

-Anlaşmadan dolayı satamıyor.

-Ne anlaşması?

-David bu şirketi alırken yönetim kurulunun şartlarını da kabul etti.Ve o şartların bir kısmında Bay Max’in vasiyetleri de yer alıyordu.Yani anlayacağın zorunluluktan satamıyor,o da bunları çürümeye terk ediyor.

-Bay Max bu eski şeyleri neden elinde tutmak istesin ki? Şunların haline hiçbir işe yaramazlar.

Olly imalı bir şekilde kafasına sallamaya başladı.George hatasını anlamış olmalı ki bir daha hiç konuşmadı mı?

-Kızının nesi var?

George cevap vermedi.

-Konuşmak istemezsen seni anlarım George.

Elini George’ın omzuna koydu.

-Bak evlat,baban yaşındayım belki daha da yaşlı.Böyle durumlar yalnız başına atlatılmaz.Bırak çalışanlar olarak yanında olalım.Çok değil karımla biriktirdiğimiz para var.Yarın sana getiririm.Diğerleri de yardım edecektir.

-Patronu görmüyor musun? Bir tek sen varsın George,bir tek sen.

George döndü ve yürümeye devam etti.

-Unutma evlat,kalbimizde ki umudu yağmur olmadan bir damlayla da yeşertebiliriz.Sadece izin ver.

Birden ışıklar söndü ve acı bir ses duyuldu.Olly hemen fenerine davrandı.

-George! George iyi misin?

George ortalıktan kaybolmuştu.Olly belindeki silahı çıkarttı ve ufak adımlarla ilerlemeye başladı.Yaşlı elleri ve sesi titriyordu.

-George!

Kendi sesinden başka  ses yoktu birkaç adım attıktan sonra yerde ki kan izlerini fark etti.Silahının namlusunu köşeye doğru yöneltti.

-Kim var orda? Ne istiyorsun?

Telsiziyle merkezi aradı.

-John. John Ar-ge deposuna destek lazım.

Ve birden ince bir ses yankılanarak ortaya çıktı.

-Seni kimse duyamaz.

Olly titrek eliyle silahı tutmaya çalışıyordu.

-Kim var orada?

-Olly oyun oynamayı sever misin?

-George’a ne yaptın? Nerde o?

-George daha iyi bir yerde Olly? Şimdi soruma cevap ver.

-Oyun oynamayı çok uzun süre önce bıraktım.

Sesin kaynağı sonunda karanlıktan ışığa doğru çıkmıştı.Ağzında sigara gözünde siyah bir gözlük olan kızıl saçlı bir kadındı.Küçük ama değişik bir tarza sahip adımlarla Olly’e yaklaştı.

-Savunmasız bir kadına silah doğrultman ne kadar ahlaki Olly?

-Kimsin sen?Benden ne istiyorsun? Bak tüm param bu.

Olly eline aldığı birkaç doları kadına doğru attı.

Kadın küstahça gülümsedi.

-İlgilendiğim sizin şu kıymetsiz paranız değil şu övdüğün Max’i arıyorum ve sanıyorum ki bana onun yerini söyleyebilirsin.

Olly’i saşırmıştı.

-Neden bahsediyorsun sen? Bay Max 12 yıl önce öldü.

-Bana ölen değil gerçek Max lazım.

-Kimsin bilmiyorum ama uyuşturucu aldığın kesin,kafan yerinde değil.

Kadın Olly’e bir adım daha yaklaştı.

-Sadece bir isim arıyorum.Bu cihazları tasarlayan kişiyi.Şimdi başa dönüyorum Olly.Oyun çok basit ya bana  ismi verirsin ya da sonun George gibi olur.

-Yaşlı olabilirim küçük hanım ama hala ellerim iş görüyor.

Kadın bir adım daha atarak Olly’ e yaklaştı.

-Bir adım daha atarsan seni vuracağım.

Bir adım daha ve arkasından gelen silah sesi.Olly’in titreyen o elleri daha çok titremeye başladı çünkü kadından hiçbir kan akmıyordu.Kafasını yana yatıran kadın anlamsız bir bakış attı.Ve aniden belinden çıkarttığı küçük bıçağı Olly’in silah tutan eline soktu.

Olly acı bir şekilde yere yığıldı.

 

-Ahhh,seni…

-Şimdi sana son bir şans veriyorum yaşlı bunak.Bana ismi ver.

Olly acı bir şekilde kadının gözlerine baktı.Diğer eliyle kanayan yerini bastırıyordu.Ağzından kadının istediği iki kelimeyi sonunda ona vermişti.

-Murph Tomphson.

Kadın büyük bir zevkle gülüp kendi etrafında dönmeye başladı ve eğilerek Olly’in kulağına fısıldadı.

-Doğru seçim yaptın.

Olly’in silahını alıp kafasına dayadı.Öleceğini anlayan Olly meraklı bakışlarla kadına son bir soru sordu.

-Ölen bir adamı neden arıyorsun?

-Kapanmamış hesabı olan biriyim sadece.Şimdi inandığın o güzel yere git Olly.

Ve Ar-ge deposunun her yerinden duyulan ikinci silah sesi…

---------------------------------------------------------------------------------------------------------

 

 
  Bugün 22 ziyaretçi (23 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol